ويكيبيديا

    "يَعْملُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • çalışıyor
        
    • yapıyor
        
    • işi
        
    • çalışmıyor
        
    • işe
        
    • çalışan
        
    • çalıştığını
        
    •   
    • çalışıyordu
        
    • işler
        
    • yaramıyor
        
    • yapıyordu
        
    • çalışıyorsa
        
    -İkisi de... -Bu adam için çalışıyor. Open Subtitles كلاهما يَعْملُ لهذا الرجلِ، المعروف بالقلنسوةِ
    Ahmed'in amcası Jabalpur'da bir sigara fabrikasında çalışıyor. Open Subtitles يَعْملُ عمُّ أحمد ل بييدي تصنيع مصنعِ في جبالبور.
    Artık babamız bile değil ve hala aynı şeyi yapıyor. Open Subtitles هو لَيسَ حتى أَبَّنا أكثر وهو ما زالَ يَعْملُ هذا.
    Peki ama ön koltuklarında ne işi varmış? Open Subtitles لكن الذي كَانَ يَعْملُ في مقعدِهم الأماميِ؟
    Amy ile birlikte olmaya çalışmıyor musun? Open Subtitles ما كَانتْ أنت مُحَاوَلَة لجَعْله يَعْملُ مَع أيمي؟
    Ben çok zor, denedim ve daha önce işe gelemedi. Open Subtitles حاولتُ بجدٍ، وأنا لا أَستطيعُ أَنْ أَجْعلَه يَعْملُ قبل ذلك.
    Beraber çalışan iki kişinin çıkması konusunda ne düşünüyorsunuz? Open Subtitles ماذا تعتقد حوالي شخصان مَنْ يَعْملُ يُؤرّخُ سوية؟
    Largo için çalıştığını biliyor muydun? Open Subtitles هَلْ عَرفتيَ بأنّه كَانَ يَعْملُ للارجو؟
    Şu öteki çocuk, o da hükümet için mi çalışıyor? Open Subtitles هل الرجلِ الآخرِ، يَعْملُ للحكومةِ أيضاً؟
    Şu öteki çocuk, o da hükümet için mi çalışıyor? Open Subtitles هل الرجلِ الآخرِ، يَعْملُ للحكومةِ أيضاً؟
    Roach bu dükkanda çalışıyor, her dediğimi yapar. Open Subtitles يَعْملُ رُوز في المخزنِ اذا كنت تريد أي شي سأخبره ليفعله
    Her gece sabahlara kadar çalışıyor. Open Subtitles إنه يَعْملُ حتى الثالثة صباحاً كُلَّلَيلة.
    Anlamıyorsun. Çünkü oturmaktan mutlusun. Ufak radyo programını yapıyor, kafana göre yaşıyorsun. Open Subtitles أنت سعيد فقط تَجْلسُ على علبتكِ، يَعْملُ معرضُكَ، معيشة في رأسكِ.
    İşini yapıyor demeni bekliyordum. Open Subtitles إعتقدتُ بأنّك تُخبرُني هو فقط يَعْملُ شغلَه.
    Robert sonunda gurur duyabileceğim şeyler yapıyor. Open Subtitles روبرت يَعْملُ مادةَ أخيراً أنا يُمكنُ أَنْ أكُونَ فخور ب.
    Diğer polisler geriye çekilip onun çıkardığı işi izliyorlar. Open Subtitles الشرطة الآخرون، هم فقط إرجعْ للوراء وراقبْه يَعْملُ.
    Josef Klim artık bizimle çalışmıyor. Open Subtitles جوزيف كليم لا يَعْملُ لحسابنا، بعد الان.
    Vector-Scope'dan işe yaramayan başka bir şey daha. Open Subtitles شيء آخر مِنْ مشروع قيكتور الذي لا يَعْملُ. ولا يهم من ذلك.
    Kitapçıda çalışan siyah saçlı bomba hatun. Open Subtitles تلك الفاتنةِ السوداء الشّعرِ ذلك يَعْملُ في المكتبةِ.
    - Bana baskı yapamaz... - Nasıl çalıştığını göster. Open Subtitles أنت لا تَستطيعُى الضغط على ارينى كيف يَعْملُ الشيءِ هذا.
    Bu başladığında, sadece askerler öldürüyordu. Open Subtitles عندما بَدأَه كَانَ فقط الجيش الذي يَعْملُ حالاتَ القتل.
    -O bunun üzerinde çalışıyordu. -Babanın laboratuvarında mı? Hayır, kendi yerinde. Open Subtitles هو كَانَ يَعْملُ على مجال بيريليومِ في مختبرِ أبّيكَ؟
    Yapmam gerektiğini düşündüğün her şeyi yapmaya çalışıyorum ama işler öyle yürümüyor. Open Subtitles لَكنَّه فقط لا يَعْملُ. وأَنا آسفُ إذا هذا يُعيدُ تعريف
    Televizyondaki şu korkunç, kel kadının milkshake diyetlerini deneyip duruyorum ama hiçbir işe yaramıyor. Open Subtitles ' حاولتُ حميةً بعد الحميةِ ' مِنْ مخفوقات حليبية ثلاث مراتَ في اليوم إلى تلك السيدةِ على التلفزيونِ. لا شيء يَعْملُ.
    Peki madem orada ne yapıyordu? Gezmeye mi gelmişti? Open Subtitles لذا الذي كَانَ يَعْملُ هناك، رُؤية المَشاهدِ؟
    Burnum iyi çalışıyorsa, gerçeğin farklı olduğunu bilirim. Open Subtitles عندما أنفي يَعْملُ حَسناً، أَعْرفُ هناك حقيقة هناك في مكان ما.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد