"يَكْرهُ" - ترجمة من عربي إلى تركي

• nefret eder
• nefret ediyor

En iyilerinden biri olabilirdi. Ama otoriteden nefret eder.
هو كَانَ ممكنُ يَكُونَ وأحد من الافضال لَكنَّه يَكْرهُ السلطةً

Gündemi raydan çıkartacak berbat bir gerçeğin ortaya çıkmasından herkes nefret eder.
واحد يَكْرهُ لظُهُور، سِرّ سيئ الذي يَخْرجُ عن سكة مثل هذة الاجندة المهمِة.

Yüzleşmekten nefret eder ve açık biçimde benimle yüzleşmesi gereken bir konu var.
يَكْرهُ المجابهةً، ومن الواضح هناك شيء ما يَحتاجه لمُوَاجَهَتي حوله

Ama aldırmadı çünkü zaten şapkalardan nefret ediyor.
لَكنَّه لَمْ يُردْ ' سبب يَكْرهُ القبعاتَ على أي حال.

Stalin gibi, hasta! Yeni yumuşama politikasından nefret ediyor.
يَكْرهُ سياستَنا الجديدةَ للسلامِ.

Bana orada nasıl baktığını gördün... 20 yıllık karım benden nefret ediyor.
الطريق نَظرتْ لي في هناك... زوجتي مِنْ 20 سنةِ يَكْرهُ أحشائُي.

Kendine dikkat et, Grimes, bu hatun serserilerden nefret eder.
تُراقبُ نفسك، أوساخ، هذا يَكْرهُ "Jammies."

Martin teknelerden nefret eder.
يَكْرهُ مارتن المراكب.

Martin denizden nefret eder.
يَكْرهُ مارتن الماءاً.

O her şeyden nefret eder.
يَكْرهُ كُلّ شيءَ.

Martin country müzikten nefret eder.
يَكْرهُ مارتن موسيقى ريفية.

İnsanlar teröristlerden nefret eder.
يَكْرهُ الناسُ الإرهابيين

Jackie Skee-ball'dan nefret eder.
يَكْرهُ jackie كرة skee.

Bunlar Pakistanlılardan nefret ediyor.
يَكْرهُ هؤلاء الرجالِ الباكستانيين.

Takip edilmekten nefret ediyor.
يَكْرهُ أَنْ يُتْلَى حول.

O, onun yapmacıklığından nefret ediyor o da, onun Oosbach suratından.
هي... يَكْرهُ بأنّها a مُزيَّف، وهي تَكْرهُ وجه Oosbachه.

-Çünkü Luke cep telefonlarından nefret ediyor.
- لماذا؟ - لوك يَكْرهُ الهواتف الخلوية.

Evet, gürültüden gerçekten nefret ediyor.
نعم، يَكْرهُ ضوضاءَ حقاً.

Benden nefret ediyor.
يَكْرهُ نفسه في الصباحِ.