Peki, belki de senden sakladığı şeyle ilgilidir... | Open Subtitles | ربما الأمر له علاقة بما يُخفيه عنكِ |
Mesele, Kai ve onun sakladığı büyük sırrıydı. | Open Subtitles | هذا يتعلق بـ(كاي) والسر الكبير الذي يُخفيه |
Pete ve Samantha'nın sakladığı şeyle aynı şey. | Open Subtitles | نفس الشيء الذي كان يُخفيه (بيت) و(سامانثا). |
Nikita'nın hisleri kuvvetlidir. Michael bir şeyler saklıyor. Ve ne sakladığına dair bir fikrim var. | Open Subtitles | نيكيتا)، متيقنة من أن (مايكل) يُخفي شيئًا عنها) ولديّ فكرة لمعرفة ما يُخفيه |
İnince Kate ve ben editörle konuşacağız, ne saklıyor bakalım. | Open Subtitles | حسنٌ, عندما نهبط, أنا و(كايت) سنذهب للتحدث مع المحرر ونعرف ما يُخفيه. |
Eminim destesinde bir as var, sakladığı bir parça kanıt, | Open Subtitles | أو دليل يُخفيه. شيئًا ما سيستغلُّه لتبرئة (آيرِس). |
Dimitri Voydiyan'ın sakladığı makalelerden. | Open Subtitles | من ذلك المقال الذي كان (ديمتري فويدان) يُخفيه |
- Birisi onu saklıyor da olabilir. | Open Subtitles | -قد يكون هناك من يُخفيه |