"يُذكّرُني" - ترجمة من عربي إلى تركي

• hatırlattı
• hatırlatıyor
• hatırladım
• hatırlatma
• hatırlatır
• Aklıma

Oh, bu bana 1998'deki Lilith Fair'e olan bilet kuyruğunu hatırlattı.
أوه، هذا يُذكّرُني بالصف للحصول على التذكرة إلى معرضِ ليليث، 1998

Bizim eski yılbaşı partilerimizi hatırlattı.
يُذكّرُني نا عشية السنة الجديدة الكبيرة السن تَستمتعُ.

Benim çatı dışında asmak için kullanılan bu eski sokak hatırlatıyor.
يُذكّرُني هذا الضالِّ الكبير السنِ الذي يُستَعملُ للتَعليق خارج غرفتي العلويةِ.

Bu da bana yanınızda yiyecek birşeyler olup olmadığı sorusunu hatırlatıyor.
من ما يُذكّرُني أنا لا أفترض بأنه لَديكى أيّ غذاء ؟

Vancouver Psikiyatri Derneğine verdiğim makaleyi hatırladım.
يُذكّرُني a ورقة قدّمتُ مؤخراً إلى فانكوفر نفسية الجمعية.

Onu hatırlatma. Buradaydım ve Maris'le yemek yiyorduk.
أوه، رجاءً، لا يُذكّرُني.

Bana ailenin her şey demek olduğu, ... eski zamanları hatırlatır.
مريح حول قصف البازلاءِ، ألَيسَ كذلك؟ يُذكّرُني بالأوقات السهلة الوقت عندما كانت العائلة تعَنى كُلّ شيء

Bana yaşlı Mickey Dougan'ı hatırlattı.
lt يُذكّرُني مِنْ الميكي الكبير السنِ Dougan.

Bana kardeşim Niles'la Stephen Sondheim gerçekten operet mi diye yaptığımız tartışmayı hatırlattı.
هذا يُذكّرُني a يُناقشُ أنا كَانَ عِنْدي مَع أَخّي النيل حول سواء أَو لَيستْ ستيفن Sondheim أوبرا خفيفةُ جداً.

Böyle daha iyi. Bana evi hatırlattı.
الآن هذا أفضلُ هذا يُذكّرُني بالبيتِ

Eski bir çin atasözünü hatırlattı bu bana.
يُذكّرُني المثل الصيني القديم.

Şey kum bana kiri hatırlattı, ve kir bana Steven'ı hatırlatıyor.
حَسناً، رمل يُذكّرُني مِنْ الوسخِ، ووسخ يُذكّرُ ني steven.

Bu ananas bana Donna'yı hatırlattı biraz kaşarlanmış.
هذا الأناناسِ يُذكّرُني دونا، هو a قليلاً فطيرة.

Evet, eski mahalle bana onu ne kadar çok özlediğimi hatırlatıyor.
نعم، الحيّ القديم يُذكّرُني كَمْ أَتغيّبُ عنها.

Bu da bana bu kelepçenin anahtarını hatırlatıyor.
الذي يُذكّرُني: أين المفاتيح لهذه؟ أين يَدّي؟

Çocuk sana kendi onursuzluğunu hatırlatıyor bu çok açık.
الفتىّ يُذكّرُني بكَ وبخزيكَ بهذهِ البساطة

Bu bana Wisconsin'i hatırlatıyor. Her yer karanlık ve ıssız.
هذا يُذكّرُني ويسكونسن - كُلّ الظلام والمَهْجُورة.

Lanet olsun , şimdi hatırladım.
اللعنة، الذي يُذكّرُني كلياً.

hatırlatma evlat hatırlatma.
لا تُذكّرْني إبنَ، لا يُذكّرُني!

- Evet, hiç hatırlatma.
- نعم، لا يُذكّرُني.

- Bana dünyanın çektiği acı ve sıkıntıları hatırlatır.
لأن يُذكّرُني بكُلّ الألم والمعاناة في العالم .

Aklıma geldi, Rita'nın saçına spray sıkmaması gerek.
الذي يُذكّرُني الذي ريتا يَجِبُ أَنْ لا تَلْبسَ أيّ رذاذ شَعرِ في هذا الشيءِ.