ويكيبيديا

    "يُعاني" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • acı
        
    • muzdarip
        
    • geçiriyor
        
    • bozukluğu
        
    • hastalığı
        
    Biz lüks yemeğin keyfini çıkarırken, sokaktaki adam acı çekiyor. Open Subtitles في حين أننا تناول العشاء في ترف فالمواطن العادي يُعاني
    Ama önce acı çekecek, uzun ve şiddetli. Open Subtitles ولكن أولا ً، يجب أن نجعلهُ يُعاني مُعاناة طويلة ومؤذية
    Tek bir isteğim var, kendim için değil, ama acı çeken herkesin onuru için. Open Subtitles شيءٌ أطلبهُ، ليسَ لنفسي فقَط لكن لشرفِ كُل مَن يُعاني
    Şükürler olsun ki oğullarım böyle bir şeyden muzdarip değil. Open Subtitles وأشكر الربّ يومياً لأنّ إبني لا يُعاني من نفس حالته.
    Yaşlı bir adam kalp krizi geçiriyor! 911'i ara! Open Subtitles رجلُ كبيرٌ يُعاني من أزمة قلبية إتصلي بالنجدة
    Post Travmatik Stres bozukluğu yaşıyordu. Bunu ihbar edemedi. Open Subtitles .وكان يُعاني اضطراب ما بعد الصدمة لذا لم يستطع أن يبلّغ عنه
    Bak ne olduysa oldu. Daha başka kimse acı çekmesin. Open Subtitles انظُر، ما فعلتُه فعلتُه و لن يُعاني أحدٌ آخَر
    Seni çıkarırdım, bu fare deliğini havaya uçururdum ve o o...pu çocuğunun acı çekmesini sağlardım. Open Subtitles كنت لأُخرجك من هنا، و أفجر جحر الفأر هذا و أتأكد من أن اللعين يُعاني
    Çok acı çekiyordu. Bir kilometre daha gitmeyi göze alamadım. Open Subtitles ولقد كان يشعر بالكثير من الألم غير أنّي لم أشأ له أن يُعاني ميلاً آخر.
    Evrendeki her varlık çocuğu zarar gördüğünde bir annenin nasıl acı çektiğini anlayabilir. Open Subtitles كلّ مخلوقٍ في الكونِ يعي ألمَ الأمّ حين يُعاني طفلها.
    Martin, genç bir dalgıç, o kadar acı çekiyor ki arkadaşı ona masaj yaparak rahatlatmaya çalışıyor. Open Subtitles مارتن, غاطسٌ شاب, يُعاني من هذا الالم الذي يُحاول صديقه تسكينه بتدليكهِ.
    Ben de herkes kadar portakallı ördeği severim ama zavallı yaratığa acı çektirmek zalimlik gibi geliyor. Open Subtitles إنّني مُعجب بالبط البُرتقالي كإعجابي بالشخص الماثِل أمامي، ولكن سيبدو قاسياً لو جعلت المخلوق الفقير يُعاني.
    Hayatının her gecesi kâbus gören bir adam acı çekiyordur. Open Subtitles الرجل الذي تراوده الكوابيس كُل ليلة .طيلة حياته هو الذي يُعاني
    Bir köpeğin bile bu kadar acı çekmesine izin vermezdim. Sen verir miydin? Open Subtitles لم أكن لأترك كلبًا يُعاني هكذا، أكنتِ تفعلين هذا؟
    Bahse girerim karın acı çekmemiştir. Open Subtitles نعم، رَاهنتُ زوجتَكَ لَمْ يُعاني منه.
    acı çekmeyen kahinin bir değeri olacağını sanmıyorum. Open Subtitles وكما تعلمون، لا أعتقد أن النبي الذي تصيبه لعنة... لم يُعاني منها.
    Dafu'nun tek başına acı çekmesindense onu yanımda götürmeyi tercih etmiştim. Open Subtitles أفضّل أن آخذه معي... عوضاً عَن تركه يُعاني بمفرده. إذن رحلتك الأخيرة لَم تكن لأجل الإستجمام؟
    Bir insan acı çekmeden... asla büyük biri olamaz. Open Subtitles ما لم يُعاني الشخص... فإنه لا يمكنه أن ينجح أبدآ.
    Hayatı boyunca paranoyadan son derece muzdarip olmuş bir delikanlı vardı. Open Subtitles لدينا رجل شاب ، يُعاني بشدة طوال حياته من جنون الإرتياب
    Bu makalenin yazarlarının bulgularına göre, günümüz Amerikasındaki Cumhuriyetçilerin ve Demokratların çoğu siyasi güdüm asimetrisinden muzdarip. TED ما وجده كتاب هذا المقال كان في أمريكا اليوم، يُعاني معظم الجمهوريين والديمقراطيين من عدم تناسق التحرك السياسي.
    Bence kalp krizi geçiriyor olabilir. Open Subtitles أعتقد بأنّه يُعاني مِن نوبة قلبية.
    Aplastik anemisi var-- işe yarar kemik iliği üretilemeyen bir sistem bozukluğu. Open Subtitles إنه يُعاني من فقر الدم اللاتنسجي فشل منهجي في إنتاج خلايا نُخاع عظمي قابلة للحياة
    Her gün Tanrı'ya benim oğluma da aynı hastalığı vermediği için şükrediyorum. Open Subtitles وأشكر الربّ يومياً لأنّ إبني لا يُعاني من نفس حالته.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد