Bak, ondan hoşlanıyor olsam bile bu yaptığımız şeyi değiştirmez. | Open Subtitles | انظر، حتى لو كنتُ معجبة به فذلك لا يُغير ما نفعله نحن |
Çözebildiğimiz sorunları çözmeye bakalım. Onun durumunu zerre değiştirmez bu. Yok artık! | Open Subtitles | نحل المشكلة التي يُمكننا حلّها ذلك لا يُغير المعادلة، سنقتلها |
Her neyse, bence değişiklik yapmak insanın şansını da değiştirir. | Open Subtitles | على اية حال, انا اؤمن بتغيير الاشياء يُمكن ان يُغير حظك |
Onun fikrini değiştirecek ne söyleyebilirim? | Open Subtitles | ما الذي يمكنني قولهُ من شأنهِ أن يُغير رأيها؟ |
Ama bu gerçeği değiştirmeyecek, bunu yapmayı kendin seçtin. | Open Subtitles | ولكن هذا لا يُغير حقيقة أنكِ أخترتِ ذلك. |
Bu orada doğru bir yol olduğu gerçeğini değiştirmiyor ve | Open Subtitles | هذا لا يُغير من حقيقة الأمر بأن هُناك طريقة صحيحة |
Ama dediğim gibi, tek bir yanlış dönüş, herşeyi değiştirebilir. | Open Subtitles | لكن, كما قلت إتجاة خاطئ واحد يُغير كل شئ |
Seni seviyorum ve benim oğlumsun. Hiçbir şey bunu değiştiremez. | Open Subtitles | أُحبك، و أنت ولدي ولا يوجد أي شىء يُغير هذا. |
Peki ya bunu normaliyle değiştirsek belki o zaman hiç renk değiştirmez. | Open Subtitles | ..لكن ماذا لو إستبدلناه بقميص .لا يُغير الوانة إطلاقاً |
Babasının yaptığını değiştirmez ama onun öğrendiğini gösterir. | Open Subtitles | وهذا لا يُغير ما إرتكابه والده و لكن هذا يُبرهن إنّه تعلّم |
Beni bir gece yanılmış olmam bunların hiçbirini değiştirmez. | Open Subtitles | كوني مُخطئاً بشأن ليلة واحدة لا يُغير حقيقة الأمر |
Bence Ohio'ya yedi saatlik bir otobüs yolculuğu fikrini değiştirir. | Open Subtitles | حسناً , لقد إعتقدت أن رحلة بالأتوبيس لـ7 ساعات لأوهايو . قد يُغير رأيها |
Savaş herşeyi değiştirir şimdi herşey yeni ittifaklara bağlı. | Open Subtitles | الحرب يُغير كل شيء والآن الأمر يتعلق بالتحالفات الجديدة |
- Bu her şeyi değiştirir. | Open Subtitles | ذلك يُغير كل شيئ |
Ya da belki de Kate evleniyor diye streslisin ve bu ilişkinizi değiştirecek diye endişelisin. | Open Subtitles | أو رُبما أنت تشعر بالضغط لإن كيت ستتزوج وأنت قلق من أن يُغير هذا من علاقتكم |
Dünyayı değiştirecek bir şey icat etmiş olmanın gururuyla son nefesini veriyorsun. | Open Subtitles | تموت وأنت تعلم أنك اخترعت شيئًا ما سوف يُغير العالم |
Dünyayı değiştirecek bir şey yapacağını biliyorum. | Open Subtitles | أنني فخورةً بكم أنا أعلمُ أن المطاف سيُقضى بِكم وأنتم تفعلون شيئاً يُغير العالم |
Tabii ki bize kalp rahatsızlığın olmadığını ve bu yüzden de kurumuna yalan söylemediğini söylemeyeceksen bu durumumuzu değiştirmeyecek. | Open Subtitles | إلا إذا كُنتِ ستقولين أنه ليس لديكِ مشاكل في القلب وبالتالي لم تقومي بالكذب على وكالتك، وهذا لن يُغير موقفنا |
Güven bana, bu saçmalıklar için stres yapman ve endişelenmen hiçbir şeyi değiştirmeyecek, değil mi? | Open Subtitles | ثق بى ، الضغط والقلق بشأن هذا الهراء لن يُغير شئ حسناً ؟ |
Ama özünde seni değiştirmiyor. | Open Subtitles | لازال ذلك لا يُغير من حقيقة من أنتِ حقاً |
Ama Kral fikrini değiştirebilir! | Open Subtitles | لكِن المَلِك يمُكن أن يُغير رَأيه |
Yaptığımız şeyleri hiçbir şey değiştiremez. | Open Subtitles | لا شيء قد يُغير ما فعلناه |
Ben de kardeşimin böyle mesleğini değiştireceğini sanmazdım. | Open Subtitles | أنني لم أتوقع أبداً أن يُغير أخي مهنه كما فعل |
Bunun hiçbir şey değiştirmeyeceğini biliyorum ama seni öldürdüğüme pişmanım. | Open Subtitles | أعلم بأنّ هذا لن يُغير شيء. ولكني ندمت كثيرًا على قتلك. |
Ve ne dersen de fikrim değişmeyecek. | Open Subtitles | ولاشئ قد تقولينه لي قد يُغير مشاعري تجاهك |