Başkanınız olarak sevdiğiniz birçok kişiyi bu cadı salgınına kurban verdiğinizi gayet iyi biliyorum Fakat bu kadını öylece yakamayız. | Open Subtitles | بصفتي عمدتكم أعرف تماماً أنّ الكثيرين فقدوا أحبّاء في وباء الساحرات هذا لكنْ لا نستطيع أنْ نحرق هذه الامرأة ببساطة |
Lütfen işinize yarayacak her şeyi kullanın Fakat buzdolabından uzak durun. | Open Subtitles | أرجوك، خذ راحتك مع أيّ معدّات لكنْ ابقَ بعيداً عن الثلّاجة |
Fakat Kötü Kraliçeyi hapsetmeye yetecek gücü olan sihirli bir parça var. | Open Subtitles | لكنْ ثمّة قليل مِن السحر قد يكون قويّاً كفاية لحبس الملكة الشرّيرة |
Dün sona erdi. Fakat bugün Cuma. Yani, hayır. | Open Subtitles | أمس إنتهى، لكنْ اليَوم هو الجُمعة، إذاً، لا |
Fakat bu insanı neyin öldürdüğünü ne kadar erken bulursanız hayat o kadar erken normale döner. | Open Subtitles | لكنْ كلما عجَّل قومكِ باكتشاف ما الذي قتل هذا الفرد كلما عادت الحياة لطبيعتها أسرع |
Ve kapsül içimi yaktı. Fakat ölmedim. | Open Subtitles | شعرتُ بآلام في كلّ أنحاء جسدي لكنْ لمْ أمت |
Fakat belli şartlar sağlanırsa, başarı elde edileceğini umuyorum. | Open Subtitles | لكنْ إنْ اجتمعَتْ ظروفٌ محدّدة فأنا متفائل |
Küller bir geçit açacak Fakat sizin topraklarınızı bulması için fazlasına ihtiyacı var. | Open Subtitles | الرماد سيفتح بوّابة لكنْ لإيجاد أرضكنّ، تحتاج المزيد |
Fakat 11 Eylül saldırılarından altı hafta sonra görev alanı genişledi. | Open Subtitles | لكنْ بعد ستّة أسابيع من هجوم 11\9 توسّع دورهم |
Fakat böyle bir niyetinin olduğunu düşünmek bile saçma. | Open Subtitles | لأنّنا كنّا بصدد استغلال تلك المادة تجاريا لكنْ من الجنون تصوّر أنّ ذلك ما كان ينوي فعله |
Fakat meclis üyeleri için yeterince inandırıcıymış ki Bilgisayar Sahtekarlığı ve İstismarı Yasası'nı geçirmişlerdi. | Open Subtitles | لكنْ يبدو أنَّ هذا الفِلم أخاف الكُنگرس لدرجة أنّه مرّر القانون |
Bir adam yerine üç adamın çok daha şansı var, Fakat isteksiz bir şekilde riske girecekseniz, tek başıma giderim. | Open Subtitles | فرصة ثلاثة رجال أكبر مِنْ واحد لكنْ إنْ لمْ ترغبا بالمخاطرة سأذهب وحدي |
Fakat bazen durumu olduğu gibi kabullenmek zorundasın. | Open Subtitles | لكنْ عليك أنْ تتصرّف أحياناً وفق الظروف المتاحة |
İkimizin arasındaki şey hiçbir zaman yürümezdi, tatlım, Fakat üzülme. | Open Subtitles | ما كانت لتنجح علاقتنا أبداً يا عزيزتي لكنْ لا تشعري بالأسى فقد تخطّيتك |
Fakat bu aslında istediğin şey değil. | Open Subtitles | لكنْ ليس هذا ما تريدينه فعلاً أليس كذلك؟ |
Biliyorum fazla bir şey değil, Fakat bu şartlara göre alabildiklerimin hepsi bunlar. | Open Subtitles | أعرف أنّه ليس كثيراً لكنْ هذا ما استطعت استحصاله في الظروف الراهنة |
Hırsızlık benim kanımda var. Fakat bir hırsız nasıl onurlu olur? | Open Subtitles | السرقة تسري في دمي لكنْ كيف أكون لصّاً شريفاً؟ |
İşini çok sevioyorsun diye söyledim Fakat tabi, istediğin buysa ve buna ihtiyaç duyuyorsan istediğin süre kadar ara vermelisin. | Open Subtitles | وإنّما يزدهرُ حالُك في العمل، لكنْ حبّذا إجازةٌ تطُول كما يلزم، لو أنّ هذا مُرادكِ. |
Ona karşı uzaklaştırma emri çıkartmış Fakat aradığımı sapık yeni birisi. | Open Subtitles | إنّها تملك أمر تقييد ضدّه، لكنْ هذا شخصٌ غيرُه. |
Fakat seni uyarayım. Kişi ne kadar çaresizse ücret o kadar yüksek olur. | Open Subtitles | لكنْ يجب أنْ أحذّرك كلّما اشتدّت رغبة المرء ارتفع الثمن |