ويكيبيديا

    "‫ وليس" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • değil
        
    Ve bu sadece uzaktaki gelişmekte olan dünyada değil, her yerde. TED وليس ذلك فقط في عالم نامي بعيد، إنه في كل مكان.
    Ve sadece bir fotoğraf detektörünün entegre edilmesi değil, ayrıca içeride kamera kullanabiliriz. TED وليس فقط ادماج كاشف ضوئي هنا لكن ربما يمكن استخدام الكاميرا الموجودة بداخله
    İlk ortaya çıktıklarında çok basit şeylerdi, öyle ışıltılı harika şeyler değil. TED عندما جاءوا لأول مرة ، كانت بسيطة جداً وليس براقة بشكل خاص.
    Bu da hikaye anlatmanın katı, sabit kuralları değil, ana esasları olduğunu kanıtladı. TED وكان ذلك فقط لإثبات أن رواية القصص لديها توجيهات، وليس قواعد سريعة وصارمة.
    Ve Amazonlardan sadece efsanelerde değil, eski tarihi belgelerde de bahsedilmişti. TED وأن الأمازونيات ذُكرن في أحداث تاريخية أيضًا وليس فقط في الأساطير.
    Bu yüzden esas bunu tasarlamak istediğimi düşündüm bir alışveriş merkezi değil. TED ولذلك فكرت، بأن هذا هو ما أريد تصميمه حقا وليس مركزا للتسوق
    Hayat, varış yeri değil de yolculuktan ibaret değil mi? TED ألا تدور الحياة حول الرحلة، وليس حقاً حول الوجهة النهائية؟
    Genellikle en çok iş-yaşam çatışmasını yaşadığını belirten babalardır, anneler değil. TED اليوم، هناك أباء، وليس أمهات يواجهون مشاكل الموازنة بين العمل والحياة
    Ve Malavi'ye, yalnızca Malavi'ye değil, diğer ülkelere de: Var olan yasalarla ilgili olarak, bir yasa uygulanana kadar yasa değildir. TED وهناك شيء آخر لمالاوي وليس فقط مالاوي بل الدول الأخرى أيضا فإن القوانين التي هناك لا تكون قوانين حتى يتم فرضها
    Onlar bizim için insan olarak değerli olduklarını bilmeliler, not ortalamaları yüzünden değil. TED هم بحاجة إلى معرفة أنهم مهمّون بالنسبة لنا باعتبارهم بَشرًا، وليس بسبب معدلاتهم.
    Bunun tecavüz değil, seks olduğu düşüncesine tutunarak gerçeği inkâr ettim. TED تنصّلت من الحقيقة بإقناع نفسي بأنه كان ممارسة للجنس وليس اغتصابًا.
    Diktatörlükte, güç şiddet tehdidi altında ortaya çıkar, yönetilenin rızasıyla değil. TED في الديكتاتورية، تبرز سلطة الدولة من التهديد بالقوة، وليس موافقة المحكوم.
    Ve yalnızca buzlanma süresi değil, buzun yaşı ve derinliği de değişiyor. TED وليس سطح الجليد هو الوحيد الذي يتغير، بل يتغير عمره وعرضه أيضًا.
    Bu rakamlar çok küçük, yüz binlerden bahsediyoruz, milyonlardan değil, ama sembolizmi kocaman. TED الأرقام صغيرة نسبيًا، بضعة مئات من الآلاف، وليس ملايين، لكن الرمزية كبيرة جدًا.
    Ve bu gibi insanları düşündüğümüzde, onları istisna olarak değil, müstesna olarak düşünmeliyiz. TED وعندما نفكر في الأشخاص هكذا، يجب أن نفكر فيهم باعتبارهم استثنائيين وليس كاستثناء.
    Vatandaşlık İşleri Merkezi'nde çalışan arkadaşlarıma göre, eğer ortada bir duyarsızlık varsa bu duyarsızlık seçmenden değil, sistemden kaynaklıdır. TED لكن كما يقول أصدقائي العبقريون في مركز التصميم المدني، إذا وجدت اللامبالاة، فإنها تأتي من النظام، وليس من الناخب.
    Evet, var. TED gibi bir konfreansa gelip de umutsuz olamazsınız, değil mi? TED لا يمكنك الحضور إلى مؤتمر مثل مؤتمر تيد وليس لديك أمل؟ أيمكنك ذلك؟
    Bu gizli saklı da değil çünkü her yerde böyle büyük levhalar var. TED وليس شيء من هذا بمثابة سر، فيوجد مثل تلك اللافتات الكبيرة بكل مكان.
    Diğer herkesi farklılıklarına rağmen değil farkları için sevmelerini istiyorum. TED أريد منهم أن يحبوا الآخرين على اختلافاتهم، وليس رغم أنفهم.
    Yani başka bir deyişle, bu bilgi meselesi, kaynak değil. TED بمعنى آخر، الأمر متعلق بماذا نعرف وليس بنقص في الموارد.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد