Ama kostarika alanıyla ilgili ilginç olan buranın kalıcı bir yer olmadığı. | TED | ولكن ما ليس مألوفاً بالنسبة للكوستاريكا هو أنها ليست مكاناً دائماً لها |
Bana parmaklığı verdiler ama frezeciyi vermediler, biz de ondan sürgü yaptık. | TED | وقد أعطونى السياج ولكن لم يعطونى القالب، لذلك قمنا بعمل المزلاج منها. |
Ama bir de yoğun meme dokusunda teşhisin ne kadar zor olduğunu düşünün. | TED | ولكن تخيلوا لكم سيكون من الصعب اكتشاف الورم في الجزء الكثيف من الثدي |
We'll get him, alive if possible, but we must get him. | Open Subtitles | نحن سنصل إليه ، على قيد الحياة إذا أمكن ، ولكن يجب ان نصل اليه. |
## But we make do with an old bamboo and everyone applauds | Open Subtitles | ولكن يمكننا فعل الكثير بالخيزان القديم وكلكم تصفقون |
♪ Çünkü, bebek, bilirsin ♪ ♪ En iyi şarkı Blues'tur ♪ ♪ Ama ben sayarken ♪ ♪ Aynen salon 65'te ki gibi ♪ | Open Subtitles | ♪ 'سبب، وطفل رضيع، كما تعلمون ♪ ♪ أفضل صوت هو البلوز ♪ ♪ ولكن عندما كنت أحسب ♪ |
Bu salonda 600 kişi varmış gibi görünebilir; ama aslında çok daha fazla kişi var burada çünkü her birimizin çok sayıda farklı kişiliği var. | TED | تبدو هذه الغرفة وكأنها تحوي 600 شخص ولكن في الحقيقة يوجد اكثر من هذا العدد لان كل واحد منا يملك عدة شخصيات في نفسه .. |
Ama yaşam ölümü alt etmekle ilgili birşey değil, değil mi? | TED | ولكن الحياة ليست تتعلق دوماً بتفادي الموت .. أليس كذلك ؟ |
Ama sizinle tamamen dürüst olmam gerekirse, ben televizyonu seviyorum. | TED | ولكن لأكون صادق معكم ، إنني أحب التلفاز نوعاً ما. |
Ama ilk önce mücadelesini verdiğimiz dünyanın resmine ihtiyacımız var. | TED | ولكن علينا أولًا أن نتخيل العالم الذي نحارب من أجله. |
Bu da sizi değişik bir kariyer yapmaya zorlayabilir, ama aslında büyük de bir avantajı vardır: iş rekabeti yok. | TED | ربما هذا .. صادم قليلاً .. اقصد هذا التخصص ولكن في الحقيقة انه تخصص مميز اذ لا أحد ينافسك به |
Öylesine ağzım kurumuştu ki - gerçi şu andakinden daha fazla değildir - ama çok fazla ağzım kurmuştu. | TED | حينها قد جف حلقي ليس كما هي حالي الان .. لانني تحدثت كثيراً ولكن فعلاً كان قد جف حلقي |
Ama gerçek şu ki Deanna, eve döndüğümde gidecek hiçbir yerim yok. | TED | ولكن الحقيقة ديانا، عندما عدت لمنزلي، لم يكن لدي مكان أذهب إليه. |
Ama bugün bu üç görsel olmayan kullanıcı arayüzü hakkında konuşacağım. | TED | ولكن اليوم سنقوم بالحديث عن ثلاثة من واجهات المستخدم غير المرئية. |
Ama bu üç nesnenin herbiri sizin için ifade ettiklerinin üzerinde ve ötesinde, onların geçmişteki kullanımlarına (tarihlerine) göre bir | TED | ولكن كل واحدة من تلك الامور الثلاث لها قيمة ثمينة فوق قيمتها الحقيقية بسبب انها تملك تاريخاً ومكوناً خاصاً بها |
Ama hepsi bu değil. Ses bizi yere ve zamana yerleştiriyor. | TED | ولكن ليست النية كل شيء ان الصوت يحدد لنا الزمان والمكان |
## Whenever I'm bored, I travel abroad, but ever so properly | Open Subtitles | كلما شعرت بالملل سافرت الى الخارج ولكن بطريقة تليق بمقامى |
## But monarchies are constantly commanding me to call | Open Subtitles | و21 جندى يحيوننى ولكن دائما ما تدعونى الممالِك لزيارتهم |
But you'll make that back on your heating bill. | Open Subtitles | ولكن سيرجع كل مالك وأكثر بواسطة فاتورة حساب التدفئة |
♪ Ama bir rüyaydı sadece. ♪ | Open Subtitles | ♪ ولكن كان هذا مجرد حلم ♪ |