Evet ama Karakas, Bolivya'da değil, değil mi? | Open Subtitles | نعم, ولكن كاراكاس ليست في بوليفا أليس كذلك؟ |
Ama sonradan farkına varıyorsun ki, Belçika'da değil de güzel bir yerde olsaydı, daha çok insan görmeye gelirdi. | Open Subtitles | لو تخيلت أنها ليست في بلجيكا وكانت في مكان آخر جيد |
Zharkov ona gidecek. Ama Orta Doğu'da değil, Avrupa'da. | Open Subtitles | زاراكوف هو الذى سيذهب اليه ولكن ليس فى الشرق الاوسط بل فى اوروبا |
Hayır. O Meksika'daydı, Peru'da değil. | Open Subtitles | لا لا، مونتيزوما كان فى المكسيك و ليس فى بيرو |
Hayır, "You've Got Mail" da değil "Sleepless in Seattle" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
Tanrı bizim yanımızda da değil çünkü aynı zamanda salaklardan da nefret ediyor. | Open Subtitles | الرب ليس في جانبنا لأنه يكره البلهاء أيضاً |
Şimdi kent hayatını düşünelim ama bugünü değil, geçmişte olanları da değil, gelecekteki 100 yılı düşünelim. | TED | ودعونا نفكر في حياة الحضر ، ليس اليوم وليس في الماضي ، ولكن ماذا عن المائة عام القادمة ؟ |
Kararda, yargı sürecinin, Barcelona'da değil, davacının ikamet yeri olan Corunna'da başlatılmış olması gerektiği ileri sürüldü. | Open Subtitles | ويقول النص أن العملية القضائية كان يجب أن تبدأ في كورونا حيث يعيش، وليس في برشلونة |
Jessica kadar zeki olmasa da onun kadar hırslı ve yırtıcı da değil. | Open Subtitles | حسناً، ليست في ذكاء جيسيكا ولكنها ليست في طمعها أو تطفلها أيضاً |
Evinde değil, Darryl'da değil, burada da her şey normal gibi. Bunun dışında. | Open Subtitles | أنها ليست في منزلها ، و ليست عند داريل كل شئ يبدو طبيعياً هنا |
Hayır, Veer aslında cenaze Hindistan'da değil. | Open Subtitles | لا يافير في الحقيقة هي ليست في الهند لذلك.. |
Sadece o da değil. Para evinde yok... | Open Subtitles | أجل، ليس ذلك فحسب، ولكن الـ50 ألف ليست في شقتها، |
Afrika'da değil, Türkiye'nin güneyinde arkeologlar devrimin neden kaynaklandığını keşfettiklerine inanıyorlar. | Open Subtitles | انها ليست في أفريقيا ولكن هنا في جنوب تركيا إن علماء الآثار يعتقدون أنهم اكتشفوا لماذا حدثت تلك الثورة. |
Tabii, ama El Paso'da değil, öyle olmadı. | Open Subtitles | لكن ليس فى الباسو ، أليس كذلك؟ |
Çadırımızda değil, karargah çadırında da değil. | Open Subtitles | إنه ليس فى خيمتنا أو فى خيمة الخُردة |
Darwin'in meslektaşına yazdığı bir mektupta hayatın bir yerlerdeki küçük, ılık bir gölette ortaya çıkmış olabileceğini düşündüğünü görüyoruz -- belki İskoçya'da değil, belki Afrika'da, belki de başka bir yerde. | TED | ودارون نفسه تساءل فى رسالة أرسلها إلى زميل له أنه يعتقد أن الحياة نشأت على الأرجح فى بركة ماء دافئ فى مكان ما -- ربما ليس فى اسكتلندا، ربما فى أفريقيا، وربما فى مكان آخر. |
pratik konuş, Mulder, Kuru günümüzde yok yeni ginede değil ve kesinlikle amerikada da değil. | Open Subtitles | متكلّم عمليا، مولدر، كورو لا يجد أكثر حتى، ليس في غينيا الجديدة وبالتأكيد ليس في الولايات المتّحدة |
Mesajınız Var" da değil "Sevginin Bağladıkları" filmindekinde. | Open Subtitles | لا.ليس في فيلم وصلك بريد با في فيلم أرق في سياتل |
Mutlu Aşçı' da değil. Olmaması gereken biçimde davrandılar. | Open Subtitles | ليس في مطعم الطاه السعيد كان الجميع يشاهدونهم |
Hiç sanmıyorum. Eğer umurunda olsalardı, Kashan'da değil burada olurlardı. | Open Subtitles | لا أعتقد ذلك اذا كنت تهتم ، لكنت هنا وليس في كاشان |
Hayır Jane, Kendimi bulmaya çalışmıyorum. New Mexico'dayım, Hindistan'da değil. | Open Subtitles | لا لست ابحث عن من أنا ، أنا في ولاية نيومكسيكو وليس في الهند |
New York'ta yaşıyoruz. Kinşasa'da değil! | Open Subtitles | نحن نعيش في مدينة نيويورك المتحضرة وليس في كنشاسا في افريقيا |