Politico'daki herkes onu okuyor, çünkü Slugline flaş haberleri flaş olmadan önce veriyor. | Open Subtitles | الجميع في تلك الصحيفة يتابعه لأنه يأتي بالأخبار العاجلة قبلهم. |
Londra'daki herkes benim önemli bir menajer olduğumu bilir | Open Subtitles | الجميع في لندن يعرفني باعتبارها متعهد المهم. |
Biliyorum, bu benzersiz bir fırsat derken Aven Exem'daki herkes adına konuşuyorum. | Open Subtitles | و أعرف أني أتكلم نيابة عن الجميع في إكزم آفين حين أقول أن هذه فرصة فريدة |
Freddy, bak Ray'i bilmem ama Garrison'daki herkes katil değil. | Open Subtitles | فريدي , أنا لا أعلم بخصوص راي ؟ لكن ليس كل من في جيرسون مجرمين ؟ |
Güneş doğduğunda, Roma'daki herkes ne yaptığını ve nerede olduğunu bilecek. | Open Subtitles | بحلول الصباح سيعرف كل من في روما ماذا فعلت و أين ستكون |
New York'daki herkes Bay İyi Adamla uçabilmek için arıyordu. | Open Subtitles | كل شخص في نيويورك كان يتصل للتحدث مع السيد اللطيف |
Charleston' daki herkes iyi bir hayalet hikayesini sever, ve gerçekten şeytan çıkaran birini tanıyorum kasabaya da daha yeni taşındı. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع في تشارلستون يحب قصة شبح و كنا نسمع عن طارد الارواح الشريرة الذي توالت في المدينة |
ÇTYK'daki herkes adam sanki rock yıldızıymış gibi davrandı. | Open Subtitles | عامله الجميع في الوكالة القضائية كما لو أنه مغني روك مشهور. |
Buraya onları nasıl yeneceğimizi öğrenmek için gönderildim ama Hisar'daki herkes benimle konuşmaya zahmet edenler bile hepsi daha gezenlerin varlığından şüphe ediyor. | Open Subtitles | لقد أرسلت إلى هنا لتعلم كيفية هزيمتهم، ولكن الجميع في القلعة، أولئك الذين سيتحدثون معي، |
NASA'daki herkes, zaten bilinen DYC'ler üzerine çalışıyor. | Open Subtitles | الجميع في ناسا يدرسون الأجسام القريبة من الأرض والتي نعرفها سلفاً |
-Tucson'daki herkes bizi orada görmüştür. -Sahi mi? | Open Subtitles | أعتقد أن الجميع في توسون شاهدونا هناك - حقاً ؟ |
Anlaşılan Manhattan'daki herkes "yalanlama(Denial)" içinde olmak istiyordu. | Open Subtitles | على ما يبدو، أراد الجميع في مانهاتن أن يكون "في الحرمان". |
San Diego'daki herkes senin aptal sarışının... olduğumu düşünürse bu asla gerçekleşemez. | Open Subtitles | و هذا لن يحدث... اذا كان الجميع في سانتياجو يعتقدون انني فتاتك الجميلة... |
Kusursuz Fırtına'daki herkes ölmemiş miydi? | Open Subtitles | ألم يمت الجميع في فيلم "العاصفة المثالية"؟ |
Bu doğru. FBI'daki herkes deli olduğumu düşünüyor, ki öyleyim. | Open Subtitles | الجميع في "الإف بي آي" يعتقد أنّيمجنون،وأنا كذلك! |
Güneş doğduğunda, Roma'daki herkes ne yaptığını ve nerede olduğunu bilecek. | Open Subtitles | بحلول الصباح سيعرف كل من في روما ماذا فعلت و أين ستكون |
Annem şöyle derdi, hava öyle güneşli ve muhteşem ki Amerika'daki herkes orada yaşamak ister. | Open Subtitles | قالت أمي أنها كانت مشمسة و دافثة و أن كل من في أمريكا يريد الإنتقال إليها |
Kelowna'daki herkes senin bir hain olduğunu düşünmüyordur. | Open Subtitles | ليس كل من في كيلونا يعتقد أنك خائن |
Seattle'daki herkes, onu havaya atmalı, giymeli, üzerine oturmalı. | Open Subtitles | كل شخص في شيكاغو يجب أن يقذفه , يلبسه , يجلس عليه |
Xenia, Ohio'daki herkes, bütün olaylarda filmelrdeki kötü adam rolündeler. | Open Subtitles | يبدوا أن كل شخص في زينيا .. اوهايو يعلم بشأن هذه القصة |
Anne yapma. NASA'daki herkes şu an bu görüşmeyi dinliyor. | Open Subtitles | "أمي، رجاء، كل شخص في "ناسا يستمع لهذه المكالمة الهاتفية |