O'nun için yapabileceğim birşey olsaydı. Herhangi birşey. | Open Subtitles | كنت سأفعل أي شيء من أجلها أي شيء |
Tanık olmak istemedim... ama O'nun için... | Open Subtitles | ..لم أرد أن أشهد ..لكن من أجلها |
O'na O'nun için nasıl cinayet işlediğini anlat. | Open Subtitles | قل لها كيف قتلت من أجلها |
Bu çılgınca. Ne halt yemeye hâlâ O'nun için çalışıyorsun? | Open Subtitles | هذا جنون، لمَ مازلتِ تعملين لصالحها بحقّ الجحيم؟ |
O'nun için mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | أتعمل لصالحها الآن؟ |
Fakat ameliyat O'nun için dizini daha da zorlayıp yine paramparça etmek için iyileştirme anlamına geliyor. | Open Subtitles | انها تجعله بحاله أفضل، ولكن بالنسبة له يجب أن تجعل منه أفضل حتى يستمر في الضغط عليها، تدميرها، أساسًيا، |
Biraz eski kafalı. Sanırım benim fikirlerim O'nun için fazla cüretkardı. | Open Subtitles | كانت أفكاري جريئة بالنسبة له |
Ama Christine kızımı kucağıma verdiğinde birden hissettim ki O'nun için ölebilirim. | Open Subtitles | ثمّ وضعت (كريستين) ابنتي الرضيعة بين ذراعيّ، و أحسستُ بها في التوّ و اللحظة أضحّي بنفسي من أجلها |
O'nun için cesur olmalıyız. | Open Subtitles | علينا أن نتشجع من أجلها. |
O'nun için çaldın. | Open Subtitles | لقد سرقتها من أجلها |
O'nun için dağları aşarım. | Open Subtitles | سوف سأقفز من جرف من أجلها |
O'nun için. | Open Subtitles | من أجلها |
O'nun için. | Open Subtitles | من أجلها |
Ancak O'nun için değil. | Open Subtitles | لكن ليس بالنسبة له. |
O'nun için hiçbir şeyim ben. | Open Subtitles | أنا لا شىء بالنسبة له. |