burç çöküp de canlı canlı yenilene kadar burada mı bekleyeceğiz? | Open Subtitles | هل سننتظر هنا حتى ينهار البرج ونؤكَل أحياء؟ |
Kız oraya çöküp ağlamaya başlamış fakat "Neden hâlâ burada duruyor bu?" demiş. | Open Subtitles | فمكثت هناك وراحت تبكي، لكن... تساءلَت ما الداعي لبقاء الصخرة على الطريق لتؤذي أحدًا آخر. |
Birileri kiliseye gidip, diz çöküp tanrıya, eşi bebeğini düşürmesin veya kızı kanamadan ölmesin veya ameliyat nedeniyle, anneleri akut nörol travmadan acı çekmesin diye dua ettiklerinde sizce kime dua etmiş oluyorlar? | Open Subtitles | لذا أطلب منكم، عندما يذهب شخص ما إلى أن الكنيسة وأنها تقع على ركبهم ويصلون إلى الله |
Dün gece ışıklar kapatıldığında, diz çöküp o çocuklar için dua ettim. | Open Subtitles | عندما انطفأت الأنوار بالأمس, ركعت وصليت لهما |
Bana işkence edebilirsin, ama sonucunda kardeşim kardeşinizi iade etmeye karar verse bile ...Rebekah'ın eve dönüşü şehrin üzerine çekirge sürüsü gibi çöküp ...önlerine çıkan herkesi öldüren Strix tarafından mahvedilecek. | Open Subtitles | يمكنك تعذيبي، لكن حتّى إن قررت أختي إعادة أختك نتيجة لذلك فإن عودة (ريبيكا) ستفسدها (ستريكس) الذين سيجثمون على المدينة كالجراد -يقتلون كل من يعترضهم . |
Eğer Bay Thacker bir geri zekâlı olduğunu anlayıp ve dizlerinin üstüne çöküp size yeniden düşünmeniz için yalvarırsa o zaman siz de, aslında, sonra yeniden düşünür müsünüz? | Open Subtitles | لو أدرك السيد ثاكير أنه أبله وركع على ركبتيه وإستجدى منك إعادة النظر فما ردك |
Bu gemi tepemize çöküp bize mezar olurken daha ne kadar beklemek zorundayız? | Open Subtitles | كم من الوقت يجب علينا أن ننتظر في حين أن هذا القبر ينهار من حولنا ؟ |
Her şey çöküp ışığa dönüşüyordu ve kutu bendeydi. | Open Subtitles | كُل شئ كان ينهار بالضوء. و كنت أمتلك الصُندوق. |
Üzerine çöküp seni gömeceğinden hep korkuyorsun. | Open Subtitles | دائما مايخيفني ان ينهار ويدفنك |
Kız oraya çöküp ağlamaya başlamış fakat "Neden hâlâ burada duruyor bu?" demiş. | Open Subtitles | فمكثت هناك وراحت تبكي، لكن... تساءلَت ما الداعي لبقاء الصخرة على الطريق لتؤذي أحدًا آخر. |
Şimdi, 3 tane dizlerinin üstüne çöküp şapırtadarak bir şeyler içen yarı çıplak genç arkadaşın var. | Open Subtitles | لديك ثلاثة رجال نصف عراة على ركبهم يشفطون السوائل |
Diz çöküp sana yalvarmamı istiyorsan lütfen bana yaptığın diyetin ismini verme. | Open Subtitles | لو أنني ركعت على ركبتيّ لأتوسل إليكِ من فضلكِ لا تعطيني اسم الحمية التي تتبعينها |
Bana işkence edebilirsin, ama sonucunda kardeşim kardeşinizi iade etmeye karar verse bile ...Rebekah'ın eve dönüşü şehrin üzerine çekirge sürüsü gibi çöküp ...önlerine çıkan herkesi öldüren Strix tarafından mahvedilecek. | Open Subtitles | يمكنك تعذيبي، لكن حتّى إن قررت أختي إعادة أختك نتيجة لذلك فإن عودة (ريبيكا) ستفسدها (ستريكس) الذين سيجثمون على المدينة كالجراد -يقتلون كل من يعترضهم . |
Ve dizinin üzerine çöküp cebinden bir yüzük çıkarttı ve evlenme teklif etti. | Open Subtitles | وركع على إحدى ركبتيه .. وأخرجخاتماًوطلبيديللزواج. |
su an dizlerimizin üstüne çöküp bu adama sakso çekmeye hazir olmaliyiz. | Open Subtitles | يجب أن ننزل على ركبنا الآن لكي نبدأ بمداعبة قضيب هذا الرجل |
Hatta bu davayı kolaylaştırması için neredeyse dizlerimin üzerine çöküp yalvardım. Ne dedi biliyor musun? | Open Subtitles | كدت أجثو على ركبتيّ لتسهّل علينا الأمور في المحكمة أتعرف ماذا قالت؟ |
Var. Dizlerinin üzerine çöküp seni geri almam için bana yalvarman. | Open Subtitles | يمكنك ان تجثو على ركبتيكِ وتتوسلى لأعيدك لى |
Tam burada oturuyorduk sonra birden diz çöküp evlenme teklifi etti. | Open Subtitles | كنا جالسان هناك ثم ركع على ركبته وتقدم بطلب الزواج مني |
Dizlerimi çöküp başımı yere eğiyorum. | Open Subtitles | سأركع واسجد أمامك |