Sanırım bu gezegendeki problemler, kısa sürede çözülecek. | Open Subtitles | اعتقد ان المشكلة على هذا الكوكب ستحل بعد قليل |
Bu sıkıntı derhal çözülecek, sözüm söz. | Open Subtitles | ولكن ليس لدي المزيد ستحل المشكلة بسرعة، أعدكما |
Örümcek öldüğünde, ağ çözülecek. | Open Subtitles | عندما يموت العنكبوت، تنحل الشبكة. |
Yüz kalıbı 99 dakika içinde çözülecek. | Open Subtitles | شبكة الجلد تبقى فقط99 دقيقة ثم تنحل |
çözülecek bir cinayetimiz var. Benim de yardımına ihtiyacım var. | Open Subtitles | لدينا جريمة قتل لحلها وأنا بحاجة لمساعدتك |
Yüce Tanrım! Bu nasıl çözülecek? | Open Subtitles | يا إلهي، كيف ستُحل هذه المسألة؟ |
Peki, çözülecek bir problem yoksa sorun yok. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أحل مشكلة ما لم يكن هناك أحدُ ليحلها |
Bu doğal bir süreç, çözülecek bir dava değil. | Open Subtitles | إنّه المجرى الطبيعي للأمور، وليست أزمة لنحلها. |
Evet, kadın çözülecek. Herkes içeri! | Open Subtitles | اجل , ستحل مشكلتها. الجميع بالداخل , حسنٌ! |
"Adalet." Yasal sıkıntıların yakın zamanda çözülecek. | Open Subtitles | العدالة" مشاكلك القانونية ستحل قريباً" |
Deri tabakası 99 dakika içinde çözülecek. | Open Subtitles | سوف تنحل شبكة الجلد بعد 99 دقيقة |
çözülecek bir sorunumuz var. İpin ucunu kaçırmadan çözelim. | Open Subtitles | لدينا مشاكل لحلها , لذا لنقوم بحلها |
- Şu halime bak. Bir güzel giyindim ama çözülecek dava yok. | Open Subtitles | -أنظر إليّ، إرتديتُ ملابساً، ولا توجد جريمة لحلها |
çözülecek son bir sorun var. | Open Subtitles | حصلت على مشكلة واحدة أخيرة لحلها. |
Ve inan bana, buradan çıktığımda sorun çözülecek. | Open Subtitles | ...وثقوا بي، عندما أخرج ستُحل المشكلة |
Daha değil, ama çözülecek. | Open Subtitles | ليس بعد ولكنها ستُحل |
Belki ona çözülecek bir dava vermeliydim. | Open Subtitles | أجل، ربما لو كنت أعطيته مسألة ليحلها |
Şimdi tek ihtiyacımız, kriz hattına gidip çözülecek problem bulmak. | Open Subtitles | الآن كل ما نحتاجه هو أن تذهب (هيلي) لمركز الأزمات النفسية. وتجد لنا مشكلة لنحلها. |