Ve bu benim hayatımın amacı ve tutkusu haline geldi; bu çeşit problemlere karşı kullanabileceğimiz gerçekçi çözümler bulmak istedim. | TED | لذا فقد أصبحت أحد الأشياء التي تقود مشاعري في الحياة، لتساعدني في إيجاد حلول يمكنها مخاطبة مثل هذا النوع من المشاكل. |
Biyomedikal bir girişimci olarak, imkânsız gibi görünen sorunlar üzerinde çalışmalar yapmak istiyorum. Bu problemlerin sınırlarını anlamak, çalışmaların sonucunu değiştirebilmek ve yeni, yenilikçi çözümler bulmak istiyorum. | TED | كأحد الرواد في الطب الحيوي، أود العمل على حل المشاكل التي تبدو مستحيلة، فهم حدودها و محاولة إيجاد حلول جديدة مبتكرة التي يمكن أن تغير نتائجها. |
Bu problemlere uygun maliyetli ve ölçeklendirilebilir çözümler bulmak bize bağlı, böylelikle dünyanın neresinde olursa olsun herkesin sorunlarıyla ilgilenilecek. | TED | إن من الواجب علينا إيجاد حلول لهذه المعضلات بطريقة فعالة من حيث التكلفة وقابلة للتطوير، حتى يتسنى للجميع بغض النظر عن أماكن تواجدهم، من معالجة هذه المشكلات. |