ويكيبيديا

    "çözemeyeceği" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • حلها
        
    • حلّها
        
    • تدبره
        
    Ama bu küçük Dünya'da 40 milyon doların çözemeyeceği az sorun var. Open Subtitles لكن هناك القليل من المشاكل على الأرض التي لا تستطيع 40مليون حلها
    Ama Mars ve Jupiter gibi gittikçe daha çok gezegeni işe katarsanız problem, Einstein ve arkadaşlarının kâğıt kalemle çözemeyeceği kadar zorlaşır. TED لكن كلما أضفت المزيد من الكواكب، مثل المريخ والمشترى، تزداد صعوبة المسألة وتتجاوز قدرة آينشتاين على حلها بورقة وقلم.
    Kızılderili adasında kimsenin çözemeyeceği bir bulmaca ve on ceset olacak. Open Subtitles سيكون هناك عشرة أجساد و حزورة لا يمكن لأحد حلها على جزيرة الهنود
    Bana bırak. Birkaç top dondurmanın çözemeyeceği hiçbir problem yoktur. Open Subtitles ثقا بي، ما مِنْ مشكلة لا يمكن حلّها بقليل مِن البوظة
    Başka kimsenin çözemeyeceği bir vakayı çözdün. Open Subtitles لقد حللتَ حالةً لم يستطع حلّها سواك
    Boland'ı, çözemeyeceği bir işe girişmeden önce bulmamız gerekiyor. Open Subtitles علينا إيجاد (بولاند) قبل تورطها في شيء تعجز عن تدبره.
    O adamın çözemeyeceği sorun yoktu Frasier. Eminim. Open Subtitles يكن هناك مشكله مهماً كانت عظيمه لا يستطيع ذلك الرجل حلها أنا واثق
    Ama bu Asya Bankası soygunundan sonra Chen'in çözemeyeceği... bir davanın olmadığını düşünüyordum. Open Subtitles لكنّي أيضا أعرف ذلك قبل سرقة مصرف آسيا ليس هناك قضية لا يستطيع السيد تشين حلها
    Bu, bozuk yiyeceklerin çözemeyeceği birşey. Open Subtitles هذه مشكلة لا تستطيع علب الطعام التالفة حلها
    Genellikle bu, olayı çözerdi ama alkolün bile çözemeyeceği başka bir problem ortaya çıktı. Open Subtitles حسناً، قف عادةً، كان هذا ليحل الآمر لكن اتضح أن هذة مشكلة لا يستطيع حتى الكحول حلها
    Bak, sen kimsenin çözemeyeceği sorunları çözüyorsun. Open Subtitles اسمعي, أنت تحلين مشاكل لا يستطيع الآخرون حلها.
    Kendi insan düşüncemizin tek başına çözemeyeceği iş ve bilim alanında çok zor sorunlar ortaya çıkabilir. TED ولربما كانت توجد بعض المشاكل والتي تتميز بصعوبة ما في مجال الأعمال والعلوم والتي لربما كان تفكيرنا البشري غير قادر على حلها لوحده.
    Kıyafetleri ıslak, havlu çalıyor, çözemeyeceği teknik sorunlar hakkında söyleniyor. Open Subtitles يجادل في قضايا فنية لا يستطيع حلها.
    O, Nassau'nun kimsenin çözemeyeceği veya çözmediği sıkıntılarını hâlleden tek kişiydi. Open Subtitles كانت هي التي إعتمدت عليها (ناسو) لحل تلك المشاكل التي لم يستطع أحد أو يريد أحد حلها.
    Kendi yalnızlığı dışında çözemeyeceği hiçbir problem yok. Open Subtitles "لا توجد مشكلة لا تستطيع حلّها" "باستثناء وحدتها."
    Başka kimsenin çözemeyeceği bir problemim var. Open Subtitles لدي مشلكة هو فقط بوسعه حلّها
    Bana bırak. Birkaç top dondurmanın çözemeyeceği hiçbir problem yoktur. Open Subtitles {\pos(190,230)}ثقا بي، ما مِنْ مشكلة لا يمكن حلّها بقليل مِن البوظة
    Çünkü hepimiz biliyoruz ki Yüce Alan Farragut'un çözemeyeceği bir sorun olamaz. Open Subtitles لأننا جميعاً نعرف بأنّه لا توجد مشكلة لا يستطيع حلّها (آلين فاراغوت) العظيم
    Merak etme. Gates Foley'in çözemeyeceği bir problem olamaz. Open Subtitles لا تقلقي , (غايتس فولي) لم يواجه مشكلة لم يستطع حلّها
    Boland'ı, çözemeyeceği bir işe girişmeden önce bulmamız gerekiyor. Open Subtitles علينا إيجاد (بولاند) قبل تورطها في شيء تعجز عن تدبره.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد