Senin kıçın hapiste çürürken onu kurtarmam olabilir mi? | Open Subtitles | ربما عندما كانت مؤخرتك تتعفن فى السجن و قمت أنا بتخليصها منه |
Ablan hastanede çürürken hiçbir sorun yokmuş gibi etrafta dolanıyorsun! | Open Subtitles | تتسكعين هنا و هناك و كأن لا شئ خطأ بينما تتعفن اُختك في ذاك المستشفى |
Kocan morgun birinde çürürken düzgün bir cenaze bekliyor. | Open Subtitles | فيما زوجك يتعفّن في إحدى خِزانات المشرحة، في انتظار مراسم دفن تليق به، |
Ve dilin ağzının içinde çürürken zamanla konuşma gücünü kaybedeceksin. | Open Subtitles | .. وبينما يتعفّن لسانك داخل فمك ستفقد قريباً القدرة على الحديث |
Bir yerde çürürken ihtiyaçlarınızı nasıl karşılayacağım? | Open Subtitles | كيف أستجيب لكم اذا كنت متعفناً في مكان ما ؟ |
Okyanusta çürürken, yüzümü hatırla. | Open Subtitles | و خلال تعفنك في المحيط تذكر وجهي |
Çünkü sen buralarda çürürken kurulduk. | Open Subtitles | الذي لأن نبدأ بينما أنت كنت تتعفّن بعيدا هنا. |
- Zengin ve ünlü olmak için. - Ben bir hücrede çürürken... | Open Subtitles | أصبحت غنياً ومشهوراً بينما كنت أتعفن في مستشفى المجانين. |
İki hafta sonra kaldırımda çürürken görüşmek üzere. | Open Subtitles | اراك بعد حوالي اسبوعين وانت تتعفنين على الرصيف |
O hücrede geçirdiğin geceler boyunca orada öylece çürürken, onun dışarıda özgür olduğunu biliyordun. | Open Subtitles | كلّ تلك الليالي في الزنزانة. مع علمه أنّك تتعفن في السجن، بينما هُو حُرّ في الخارج لأنّه تخلّى عنك عند المصرف. |
Seni böyle çürürken görmeye ne kadar katlanabilirim bilmiyorum. | Open Subtitles | لا أعرف كم من الوقت أيضًا يمكنني تحمله أن أراك تتعفن بعيدا مثل هذا |
Sen Gitmo'da çürürken o rahat rahat oturacak. | Open Subtitles | سيكون مرتاحاً بينما (انت تتعفن بعيداً في سجن (غواتيمالا |
Hem de benim Freddie'm onun yüzünden hapiste çürürken. | Open Subtitles | في حين أن (فريدي) يتعفّن في السجن بسببه |
Ben burada çürürken, birisi benim inşa ettiğim şeyler sayesinde semiriyor. | Open Subtitles | هناك من امتلأوا بكل شيء بينما أنا أجلس متعفناً هنا |
Ama Alice Sands sana 40 yıl boyunca... sen taşrada çürürken kurabiye yapmayacak. | Open Subtitles | لكن (أليس ساند) لن تخبز البسكوت أثناء تعفنك في الزنزانة لمدة 40 سنة |
İkisi birlikte omuz omuza verip sen burada çürürken şehri yönetiyor. | Open Subtitles | كلاهما يقف بجانب الآخر يحكمان المدينة تاركانك تتعفّن هنا |
Annesi yan odada çürürken tekrar tekrar bunu çiziyordu. | Open Subtitles | حسناً، رسمها مراراً وتكراراً بينما أمّه تتعفّن بالغرفة الأخرى، لذا... |
Ben zincirlerde çürürken o akılsız budalayı kral yapacaksın. | Open Subtitles | ستجعل ذلك الأحمق يصبح ملكاً بينما أتعفن في القيود |
Sonsuza kadar bu hapishanede çürürken bu üstünlüğün tadını çıkar. | Open Subtitles | أستمتعي بهذا التفوق بينما تتعفنين في هذا السجن للأبدية |