Oradan asla çıkamayacağımı düşünüyordum. | Open Subtitles | لقد ظننت أنني لن أخرج من هنا أبداً |
- Efendim, buradan çıkamayacağımı biliyorsunuz, değil mi? | Open Subtitles | سيدى , أنت تعلم أننى لن أخرج من هنا ... أليس كذلك؟ |
O kafesten asla çıkamayacağımı sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أنني لن أخرج من هذا القفص أبدًا. |
Bana bütün hikâyeyi anlatmıyor gibi geliyor, sanki başa çıkamayacağımı düşündüğü bir şey saklıyor. | Open Subtitles | لقد بدا الأمر وكأنه لم يُخبرني بالقصة بأكملها كأن يكون له سراً، ويخاف أنني لا أستطيع التعامل معه |
Karşı çıkamayacağımı bildiğin halde neden iş teklifinde bulundun? | Open Subtitles | لماذا تعرض علي وظيفة تعلم أنني لا أستطيع رفضها؟ |
Karşı çıkamayacağımı bildiğin halde neden iş teklifinde bulundun? | Open Subtitles | لماذا تعرض علي وظيفة تعلم أنني لا أستطيع رفضها؟ |
O kafesten asla çıkamayacağımı sanmıştım. | Open Subtitles | اعتقدت أنني لن أخرج من هذا القفص أبدًا. |
Buradan asla canlı çıkamayacağımı biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنني لن أخرج من هنا حياً |
Buradan çıkamayacağımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | أتحسبني لن أخرج من هنا؟ |
Buradan çıkamayacağımı mı sanıyorsun? | Open Subtitles | {\pos(190,220)} "أتحسبني لن أخرج من هنا؟ |
Başa çıkamayacağımı söylemiyorum. | Open Subtitles | أنا لا أقول أنني لا أستطيع توليّ الأمر |
David, çıkamayacağımı söylemiştim. | Open Subtitles | - دافيد، أخبرتك أنني لا أستطيع |
çıkamayacağımı biliyorsun. | Open Subtitles | تعلمين أنني لا أستطيع... |