Buradan çıkmak için tek kapı bu mu? | Open Subtitles | أهذا الباب هو الطريق الوحيد للخروج من هنا ؟ |
Bunun buradan çıkmak için tek yolun olduğunu düşünüyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أتحسب أنّ هذا سبيلكَ الوحيد للخروج من هنا، أليس كذلك؟ |
Buradan canlı çıkmak için tek şansın benim. | Open Subtitles | أنا أملك الوحيد للخروج من هنا حياً |
Senin de buradan canlı çıkmak için tek şansın bu. | Open Subtitles | هذه فرصتك الوحيدة للخروج من هذا المكان اللعين سالما |
Çünkü buradan çıkmak için tek şansımızı öldürüp onu koca bir tuş-kebaba çevirdin. | Open Subtitles | لأنّك أخذت فرصتنا الوحيدة للخروج من هنا وحوّلتها لكومة ضخمة من لحم معدّ للشيّ. |
Eğer dener ve eli boş dönerse, burdan canlı çıkmak için tek şansımızı kaybedebiliriz. | Open Subtitles | ربما سنخسر فرصتنا الوحيدة للخروج من هنا أحياء |
Buradan çıkmak için tek şansımız. | Open Subtitles | انها فرصتنا الوحيدة للخروج من هنا |
çıkmak için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه فرصتنا الوحيدة للخروج من هنا |
çıkmak için tek şansımız bu. | Open Subtitles | هذه فرصتنا الوحيدة للخروج من هنا |
Kahretsin, Randy, buradan daha erken çıkmak için tek şansım hapishane müdürüydü. | Open Subtitles | (تباً (راندي آمر السجن هو فرصتي الوحيدة للخروج من هنا مبكراً |