O tıpkı bir... çakal gibiydi yâda bir... kurt yâda bir, bir ayı! | Open Subtitles | هو كَانَ مثل , اوه هو كَانَ مثل ذئب بري أَو ذئب، أَو |
Basın bunu öğrenirse çakal gibi üstüne çullanır ve kız ölür. Ne yapabiliriz? | Open Subtitles | عندما تحصل الصحافة على هذا، أبناء آوى سيبدئون الأكل الجنوني، وهي ميتة، ساعدوني |
Ancak, çakal da kuşun ardından uçuruma koşar. | TED | ولكن المشكلة .. ان الذئب يعدو خلفه عبر الجرف |
Dostum, çakal Geçiti'nin ardından üç günlük sürüş sonrasında, bir başka mezarlık var. | Open Subtitles | صديقى, ثلاثة أيام من الركوب ممر الذئاب مقبرة أخرى. |
Geçen hafta, ""Dev çakal Wile Ayağı"'ndan nefret ettiğini sen söyledin. | Open Subtitles | الأسبوع الماضي, أنت قلتِ أنكِ تكرهين أقدام القيوط الضخمة التي لديك |
çakal'ın Libya'daki silah işinde sana tuzak kurduğunu biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أن الثعلب أوقع بك فى صفقة سلاح فى ليبيا |
İyi yolculuklar Bay çakal. | Open Subtitles | رحلة لطيفة للعودة لدياركم ، سيدي سيد. جاكال. |
Don, ilgilenmiyor gözüküyorsam özür dilerim ama ölü bir çakal ve kayıp bir mezar taşı hiçbir şeyi kanıtlamaz. | Open Subtitles | دكتور, آسف إن لم يظهر علي الإهتمام لكن قيوط ميت وشاهد ضريح مفقود لا يثبتان شيئاً |
Büyük bir çakal görmüştüm ya da çakal zannetmiştim ve daha iyi görmek için dürbünlü tüfeğimi alıp geldiğimde çakal olmadığının farkına vardım. | Open Subtitles | رأيتُ ذئب القيوط الكبير هذا، أو اعتقدتُ أنه قيوط، وبعد جلب البندقيّة واستخدام المنظار |
Öyleyse Roadrunner çizgi filmindeki çakal karakterini arıyor sayılırız. | Open Subtitles | لذا أساسا، بإنّنا إذا هل كانت بحث عن ويل إي . ذئب براري؟ |
çakal çiftliğinin yanındaymış. | Open Subtitles | كانت بجانب مزرعة كايوت كايوت : ذئب أمريكي صغير |
Deli bir çakal gibi, mezarlar arasında dolaşıyor. | Open Subtitles | لقد جن كاٍبن آوى الذى يجول بالمقبرة وقت الجفاف |
Tazı ve çakal oyunundaki gibi ölüme de hile yaparsın. | Open Subtitles | ستحتال على الموت كما أحتلت عليّ في لعبة كلاب الصيد وأبناء آوى |
Bu kanyondan çakal bile geçmez. | Open Subtitles | الذئب البراري لا يستطيع أَن ينزلق خلال ذلك الوادي |
Çizgi filimdeki çakal, Road Runner'i kovalarken... sırtına roket bağlayıp böyle birşey yapmıştı. | Open Subtitles | عندما وقع الذئب البرى فى المصيدة وربط نفسه بالصاروخ |
Belki bir köpek sürüsü, ya da şehirde gezen bir kaç çakal. | Open Subtitles | حشد من الكلاب البرّية .. ربما .. أو بعض الذئاب التي تتجوّل في المدينة |
Kötü kalpli bir çakal onu duymuş ve sinsice sokulmuş tezeğe doğru uzanmış tezeğin içinden onu almış. | Open Subtitles | سمع القيوط القديم صوته وجاءه راكضاً وصل إلى مخلبه وجذبه من فطيرة براز البقرة |
tuzağa düşürüldük. iki yüzlü çakal yavrusu! | Open Subtitles | لقد علقنا ذاك الثعلب ذو الوجهين |
Efendim, çakal'ın bu ülkelerin birinden geldiğini nereden biliyorsunuz? | Open Subtitles | سيدي، كيف لك ان تعرف بان جاكال اتي من أيا من تلك البلدان؟ |
Bu varlıklar çakal yılan, karga, bufalo ve kurt şekline bürünmüştür. | Open Subtitles | تلك المخلوقات تظهر على هيئة قيوط أو ثعبان أو بقرة أو جاموس أو ذئب |
Bu daha ince planlanmış bir suikasta değil de çakal Wile E.'nin saldırılarına benziyor. | Open Subtitles | هذا يوضح أنها محاولة أقل دقة. و أكثر تشبها بـ (وايل إي. كويوتي). |
Kendimi suçlu hissettirme durumu, seni gidi çakal. | Open Subtitles | تصنّعك لذلك يجعلنى أشعر بالذنب أيها الماكر الصعير |
O çakal, değil mi? | Open Subtitles | -بل يدعون بـ جاكاس الآن صحيح ؟ |
Şu çakal daha önce Fransa'da bir şeyler yapmış mı bakalım. | Open Subtitles | لكي اتحقق من ان هذا الجاكال لم يعمل أبدا داخل فرنسا. |
- Çölde çenesi kırık bir çakal bulabileceğini mi düşünüyorsun? | Open Subtitles | يمكنك ان تجدي ذئباً برياً واحداً ذو فك مشوه في الصحراء؟ |
Peki ya şu çakal Woodhull... örneğin? | Open Subtitles | (ماذا عن الخبيث (وودهول على سبيل المثال ؟ |
Öyle hınzırca bir planım var ki, gerisine bir kuyruk takıp, adını 'çakal' koyabilirsiniz. | Open Subtitles | لدي خطةٌ خادعةٌ لدرجة أنكِ قد تضعي لها ذيلاً وتُسميها ابن عرس |