Beraber çalıştığım insanların önünde benimle konuşup beni ispiyoncu gibi göstermeye çalışıyorsun | Open Subtitles | جعلتني أقف أمام من أعمل معهم وأبدو واشياً |
Evet, çalıştığım insanların bir kısmı. | Open Subtitles | أجل، إنهم بعض من أعمل معهم. |
Bu durumlarda, çalıştığım insanların vücut tipleri sosyal normlara meydan okuyor. | TED | في هذه الحالة ، الذى عملت معهم هم الناس الذين لديهم أنواع جسدية تتحدي الأعراف الإجتماعية . |
çalıştığım insanların bir kısmı cüce -- boyu ortalamadan çok kısa olan insanlar. | TED | بعض ما عملت عليه هم الناس المعروفين بالأقزام -- الناس الذين هم أقصر بكثير من المعتاد . |
Ama ne kadar paranız olursa olsun buraya gelip birlikte çalıştığım insanların önünde beni küçük görmeye hakkınız yok. | Open Subtitles | ولكن كل أموالك لا تعطيك الحق في أن تأتي إلى هنا و وتشوهي سمعتي أمام الأشخاص الذين أعمل معهم |
Gerçekten birlikte çalıştığım insanların büyük çoğunluğu hiç de kronik zampara değiller. | TED | الغالبية العظمى من الناس الذين أعمل معهم حاليا ليسوا كلهم مدمنين على التغزل |
Evime gelip, birkaç soru sorup altında çalıştığım insanların itibarını yok edeceğimi düşünüyor ve saygı mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | تظنون بإمكانكم أن تأتو إلى منزلي و تطرحوا بعض الأسئلة و تجعلوني أدمر سمعة الرجال الذين أعمل معهم و أحترمهم؟ |
Normalde çalıştığım insanların aksine sizler işinizi bitiriyorsunuz. | Open Subtitles | على عكس الناس عادة ما أعمل معهم ، انتم يا رفاق في الواقع تنجزون الامور |
çalıştığım insanların bu işe dahil olduğumu bilmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد من الناس الذين أعمل معهم أن يعرفوا أنني متورط في هذا |
Üniversiteye burada gittim, hem çalıştığım insanların çoğu İngilizce konuşuyor. | Open Subtitles | {\pos(190,210)}دخلت إلى جامعة هنا، ومعظم الأناس الذي أعمل معهم يتحدثون الانجليزية |