Hükümeti çalıştıran liderler bizden koptu. | Open Subtitles | حيث القادة الذين يُديرون الحكومة لا يتواصلوا معنا |
Adams Morgan'ın bu çevredeki her trafik kamerasının her saniyesini kaydettiren bir sunucu grubu çalıştıran bir Hindu ekibine sahibim. | Open Subtitles | لكني أملك فريقاً من الهنود يُديرون مزرعة خوادم في (آدامز مورجان) يقوموا بتسجيل كل ثانية لكل لقطة من كل كاميرات المرور في تلك المدينة |
Bakın, burayı çalıştıran adam iki çocuğu evlatlık almış. | Open Subtitles | الشخص الذي يدير هذا المكان تبنى طفلان |
Silahı çalıştıran bir anahtar. | Open Subtitles | إنها مفتاح . المشغل الذي يدير السلاح |
Ve altyapımızı çalıştıran şey bu. | TED | و هذا هو ما يدير بنياتنا التحتية |
Limanda kızları çalıştıran birisiyle iş yapıyorum. | Open Subtitles | أعمل مع شخص ما يدير فتيات خارج الميناء |
Earl fahişe çalıştıran pezevenkleri çalıştırır. | Open Subtitles | إيرل" يدير مكتب للقوادة " الذي يدير العاهرات |
Limanda kadınları çalıştıran biriyle iş yapıyorum. - İşlerini yasallaştırmayı düşünüyor. | Open Subtitles | أعمل مع شخص ما يدير الفتيات من الميناء |
Etrafımızdaki herşeyi çalıştıran bu. | TED | هذا ما يدير كل شيئ حولنا |