Piskopos sinirden mosmor olmuş, iç çamaşırlarıyla ortalıkta koşuşturmaktaydı. | Open Subtitles | الأسقف وجهه ملطخ بالأحمر يكرض في الأرجاء بملابسه الداخليه |
"Affedersiniz ama ben buraya kadar bizzat geldim ve iç çamaşırlarıyla evinde oturan adamın biri birinci kalite hizmet alıyor." | Open Subtitles | يجلس في البيت بملابسه التحتانيه ويتلقى معاملة الدرجة الاولى,الا تكره هذا؟ |
Herkesi kafamda iç çamaşırlarıyla resmettim... yargıç, jüri, avukatım-- herkesi. | Open Subtitles | تصوّرت الجميع وهم يرتدون ملابسهم التحتية القاضي، هيئة المحلفين، محاميّ، الجميع |
Belki onları iç çamaşırlarıyla hayal etsem biraz rahatlarım? | Open Subtitles | ربما اذا صورتهم كلهم في ملابسهم الداخلية |
Toplamda yedi adam iç çamaşırlarıyla biniyor. | TED | ودخل ما مُجمله سبعة شبان لا يعرفون بعضهم بملابسهم الداخلية. |
İç çamaşırlarıyla etrafta hayvancıklar gibi koşan. | Open Subtitles | يتجولون بملابسهم الداخليه يتصرفون كالحيوانات |
Beyaz iç çamaşırlarıyla tam 6 metre yukarı çekmiştik onu. | Open Subtitles | علقته من ملابسه الداخليه على سارية العلم معلق 20 قدم في الهواء. |
Ben hala iç çamaşırlarıyla caddenin ortasında... dondurmasını yiyen babamda kalmıştım. | Open Subtitles | اذا إلي أين يقودونا هذا؟ أنه يجعلني أنظر إلي أبي بملابسه الداخلية يأكل الأيس كريم. |
Sonra, aynı nokta, psikiyatristleydi... iç çamaşırlarıyla. | Open Subtitles | إذاً,في وقت ما كان مع طبيبته النفسية بملابسه الداخلية |
Ama nasıl bu kadar çabuk iç çamaşırlarıyla kaldı? | Open Subtitles | لكن كيف انتهى به الأمر بملابسه الداخلية بهذه السرعه؟ |
Sen de yatağında iç çamaşırlarıyla gitar çalan yakışıklı komşu çocuğuydun. | Open Subtitles | حسناً وانت كنت جارنا الكبير الذي يجلس في سريرة بملابسه الداخلية عازفا القيتار |
Doğru, bloglar. Adamın biri, sırf ekonomik olsun diye iç çamaşırlarıyla annesinin bodrumunda yaşıyor. | Open Subtitles | صحيح، المُدوّنات، أقصد، رجل بملابسه الداخلية يعيش في قبو والدته ويبدي برأيه عن الإقتصاد. |
Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. | Open Subtitles | , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية |
Bu ilçedeki insanların yarısı yardım amaçlı barakalarda kalıyor ve sen, alnımızın teriyle kazandığımız parayı iç çamaşırlarıyla zıplayıp duran adamları seyretmek için harcamak istiyorsun. | Open Subtitles | , نصف سكان هذه البلد يعيشون في مقطورات و أنت تريد انفاق المال من اجل مشاهدة رجال بالغين يركضون في ملابسهم الداخلية |
Her gece ayna karşısında prova yapardım jüriyi iç çamaşırlarıyla hayal ederdim işte eski numaralar. | Open Subtitles | التمرين كل ليلة أمام المرآة تخيل لجنة التحكيم وهم في ملابسهم الداخلية كل الحيل القديمة |
Birlikte yatakta yatıyorlardı. İç çamaşırlarıyla. | Open Subtitles | لقد كانوا في سريرها معاً في ملابسهم الداخلية |
İç çamaşırlarıyla düşün onları | Open Subtitles | تصوّرهم وهم يرتدون ملابسهم التحتية |
Heyecanlıysan, bütün seyircileri iç çamaşırlarıyla hayal et. | Open Subtitles | إنشعرتِبالتوتّر.. فعليكِ أن تتخيلي جميع الجماهير بملابسهم الداخليه |
Tanıdığımız herkes bizden iki kat kazanıyor blog yazarak, evden iç çamaşırlarıyla çalışarak. | Open Subtitles | كل من نعرفهم يجنون ضعف ما نجني يكتبون للمدونات ويعملون من منازلهم بملابسهم الداخلية، |
Onlar, geçit töreni gibi etrafında kendi iç çamaşırlarıyla | Open Subtitles | هم كالاستعراض بملابسهم الداخلية |
Seyircileri iç çamaşırlarıyla hayal et. | Open Subtitles | فقط تصوري الحضور بملابسهم الداخلية |
Ne demeye iç çamaşırlarıyla bayrak direğine çektiğin adamı arıyorsun? | Open Subtitles | لماذا بحقك تريد أن تجد الرجل الذي علّقته من ملابسه الداخلية؟ |