Bir tanık, ifadesinde soygundan birkaç dakika sonra sırt çantalı ve motosikletli bir adamın yanından hızla geçtiğini söylemiş. | Open Subtitles | و احد الشهود قال انه رأى رجل على دراجة نارية يحمل حقيبة ظهر مسرعا بعد دقائق من عملية السطو |
Peki ya turuncu çantalı öfkeli çocuğun bütün bunlarla ne ilgisi var? | Open Subtitles | وما دخل الفتى الغاضب ذو حقيبة الظهر البرتقالية بأي شيء من هذا؟ |
Evet, güvenlik görevlisi kılığında, büyük sırt çantalı üç erkek şüpheli. | Open Subtitles | نعم ، ثلاث رجا يرتدون زي عمال الساحة يحملون حقيبة ثقيلة |
çantalı zenci adam. Onu tanıyorum. | Open Subtitles | ذلك الرجل الأسود الذي يحمل حقيبة,أعرفة من مكان ما |
Ön kapıdan çantalı bir adam çıktı ve arabayla gitti. | Open Subtitles | وخرج من الجهه الاماميه ومعه حقيبه لا اعرف الى اين ذهب |
Öğlen yedi numaralı otobüsteydim. Sen de kahverengi çantalı ve ayrık çeneli borsacıydın. | Open Subtitles | لقد كنت في الباص رقم 7 في الصباح لقد كنت في سوق الأوراق الماليه مع حقيبة |
Trendeki bir görgü tanığı, kelepçelenmiş evrak çantalı bir adam görmüş. | Open Subtitles | شاهد على القطار رأى رجلاً ومعه حقيبة مقيدة بمعصمه |
Ben birini arıyordum. Siyah spor çantalı bir adam gördünüz mü? | Open Subtitles | أبحث عن شخص ما رجل معه حقيبة جمنازيوم سوداء؟ |
Şuradaki o olabilir. çantalı olan adam. | Open Subtitles | هذا يمكن أن يكون هو حقيبة الظهر، الرجل الذي يحمل حقيبة الظهر |
- Peki ya turuncu çantalı çocuk? | Open Subtitles | حسنا، ماذا عن الفتى الذي يحمل حقيبة الظهر البرتقالية؟ |
Turuncu çantalı çocuğu gördün mü? | Open Subtitles | هل رأيت الفتى ذو حقيبة الظهر البرتقالية؟ |
Spor çantalı bir adamın hızlıca ayrıldığını görmüşler. | Open Subtitles | شخص قد رئي يهرب بعيدا من مسرح الجريمة و يحمل حقيبة ذات نسيج صوفي غليط |
İspanyolca'da "El Ganso con la Riñonera" "Bel çantalı Mal" demek. | Open Subtitles | فى الاسبانية تعنى هذه الكلمات الاحمق ذو حقيبة اللوطيين |
İspanyolca'da "El Ganso con la Riñonera" "Bel çantalı Mal" demek. | Open Subtitles | الكلمات هذه تعنى الاسبانية فى اللوطيين حقيبة ذو الاحمق |
Saat 11 yönü, siyah kıyafetli, kahverengi çantalı. | Open Subtitles | بإتجاه الساعه 11 ملابس سوداء، حقيبة بنية |
Para aklayıcımız bu beyler. Sarı saçlı, beyaz çantalı. | Open Subtitles | هذه هي سنفورتنا يا رفاق شعر أشقر و حقيبة بيضاء. |
Para aklayıcımız bu beyler. Sarı saçlı, beyaz çantalı. | Open Subtitles | هذه هي سنفورتنا يا رفاق شعر أشقر و حقيبة بيضاء. |
Bankta yeşil çantalı bir kadın olacak. | Open Subtitles | ثمة امرأة ستكون في انتظارك على المقعد مع حقيبة خضراء. |
Sonra hatırladım ki, Asyalı bir çocuk vardı dövmeli, şapkasını indirmiş, sırt çantalı. | Open Subtitles | حينها تذكرت ؟ كان هناك هذا الشاب الاسيوى موشوم بالكامل مع قبعه و حقيبه ظهر |
O kadar büyük çantalı bir kadının bilmek istemediğim bir yanı vardır. | Open Subtitles | لإن إذا كانت هناك أيه إمرأه معها حقيبه لكي تختطف به الناس -لا أريد معرفتها |
Kendimizi belli etmemek için maksimum derecede dikkat ediyorduk ama gittiğiniz yerde büyük, siyah çantalı, batılı adamlar yoksa ve siz de büyük, siyah, çantalı, batılı adamlarsanız dikkat çekiyorsunuz. | Open Subtitles | كنّا نحاول بالطبع أن نكون متحفّظين للغاية ولكن لا شيء متحفِّظ بوجود غربيين في مكان لا يوجد به غربيون بحقائب سوداء كبيرة |
İstemeden şu çantalı güzel kadınla konuştuklarınıza kulak misafiri oldum da. | Open Subtitles | لم يسعني عدم ملاحظة السيدة الجميلة التي كنت تتحدث معها صاحبة الحقيبة |