Sanırım çantamın içine biraz ruj bulaşmıştı. | Open Subtitles | أعتقد أن لدي أحمر شفاة ذائب أسفل في حقيبتي |
Benden habersiz çantamın içine küçük kan şişeleri koymuş çantam patladı ve 200 yıldan eski bir koltuğun her yeri kan oldu. | Open Subtitles | وضع قنينة دماء في حقيبتي دون ان اعلم وتحطمت في حقيبتي وانسكبت على كرسي عمره اكثر من ٢٠٠ عام |
Bay Harris çantamın içine kustu. | Open Subtitles | لقد تقيئ السيد هاريس في حقيبتي |
Sağ-üst azı dişim çantamın içine fırladı. | Open Subtitles | ضرسي الطاحن طار وسقط في حقيبتي |
çantamın içine koyduğunu söylemiştin hayatım. | Open Subtitles | أخبرتيني أنك وضعتيه في حقيبتي عزيزتي |
Bu kızının şarkısı. Katie çantamın içine düşürmüş. | Open Subtitles | هذا التسجيل الذي دسته فتاتك (كاتي) في حقيبتي |
çantamın içine baktın. | Open Subtitles | -لقد نظرتِ في حقيبتي |