Arabasından bir şey çıkardı ve golf çantasının içine sokuşturdu. | Open Subtitles | وكان يأخذ شيء من سيارته ويضعه في حقيبة غولف قديمة. |
Natasha'nın gitar çantasının içindeki ve katilin aldığı şişe buydu. | Open Subtitles | هذا هو ما كان في حقيبة الجيتار الخاصة ب ناتاشا |
SS: Sırt çantasının arka kısmının yarısını kapatmayı unutmuş. | TED | سوزان: لقد نسيت ان أغلق الجزء الخلفي من حقيبة ظهره. |
Düştüğünde, çantasının içindekiler çimlere saçılmış. | Open Subtitles | وعندما سقطت، حقيبتها أُفْرِغَتْ على العشب |
çantasının içinde cüzdanı, kredi kartları ve nakit vardı. | Open Subtitles | وجدنا حقيبتها مع محفظة مليئة بالمال وبطاقات الائتمان |
çantasının içinde imzaladığım ortaklık kağıtlarını buluyorlar. | Open Subtitles | داخل حقيبته كانت توجد عقود الشراكة التي وقّعتها |
Evet kazanan spor çantasının içine doldurulmuş $100,000 kazanıyor. | Open Subtitles | الفائز يحصل على 100,000 داخل حقيبه الترحال |
Prezervatiflerin yanında. İlaç çantasının içinde olabilir. | Open Subtitles | بجانب الواقيات الذكرية قد يكونون في حقيبة الأدوية خاصتي |
Bu sırt çantası, kızların çantasının imalatçısından. | Open Subtitles | هذه الحقيبة هي من نفس المصنع الذي صنع حقيبة الفتيات |
Ama kadın çantasının benim gibi bir erkeğin üzerinde bu kadar iyi durması da ilginç. | Open Subtitles | لكن من الغريب ان حقيبة نساء تبدو جيدة علي كرجل |
Ona sırt çantasının kadın çantasına benzediğini söylediğimi hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتتذكرين ما حدث عندما قلت له إن حقيبة ظهره تشبه حقيبة يد نسائية؟ |
- Çünkü uyuşturucular Graham'ın sırt çantasının içindeki yazıları açıklardı. | Open Subtitles | الكتابات التي وجدتها في حقيبة ظهر جراهام |
ve annemin duş çantasının senin hava ikmalin olduğuna inandırmıştım. | Open Subtitles | ودعنا لا ننسى كيف اقنعتك حقيبة تجميلات أمي هي عدة التنفس الخاصة بك |
Efendim, Albay'ın çantasının içindekiler sadece Führer'in görebileceği belgeler. | Open Subtitles | سيدي , محتويات حقيبة الكولونيل لأعين الفيورر فقط |
Odanın aranması hukuka uygun ama Bay Murphy'nin spor çantasının fermuarını açtığın an arama gayri hukuki oldu. | Open Subtitles | التفتيش في غرفة النوم كان قانونيا لاكن من اللحظة التي فتحت فيها حقيبة السيد مورفي اصبح التفتيش غير قانوني |
çantasının olayı nedir? | Open Subtitles | و ما الذي بحق الجحيم الذي في حقيبتها الخلفية؟ |
çantasının iç cebinde kurbanın kartvizitini buldum. | Open Subtitles | وجدتُ بطاقة عمل الضحيّة في الجيب الجانبي من حقيبتها. |
- Tecrübesiz gözlere öyle gelebilir fakat servet avcılığı diplomasına sahip biri olarak çantasının yanında olmadığını fark ettim. | Open Subtitles | للعين الغير خبيرة لكن بالنسبة لشخص على دراية بالمنقِبات عن الثروة لاحـظت أنها لم تأخذ حقيبتها معها |
Babam öldüğü zaman çantasının içi bilgilerle doluydu Simon Elder hakkında. | Open Subtitles | عندما توفي والدي كانت حقيبته ممتلئة بالمعلومات عن سايمن إيلدر |
Eğer çantasının içinde boru bombası olsaydı çok daha kolay olurdu. | Open Subtitles | سيكون من الاسهل اذا كان لديه قنبلة اونبوب في حقيبته |
Ayrıca sırt çantasının ve cep telefonunun çalındığı belirtilmiş. | Open Subtitles | يقول أيضا أن حقيبه ظهره وهاتفه تم سرقتهم |
Bence son derece anlamlı. Parasını çantasının neresine koyardı? | Open Subtitles | هل لديك فكره أين تضع نقودها فى هذه الحقيبه ؟ |
Bu, sırt çantasının çalınmasından önce miydi? | Open Subtitles | كان هذا قبل أن تتم سرقة الحقيبة المطوية ؟ |