İIginç olayların hepsi merkezde, parçacıkların çarpıştığı noktada meydana geliyor. | Open Subtitles | كل الأشياء الممتعة تحدث في المنتصف هنا حيث تتصادم الجسيمات |
Levhâların çarpıştığı yerde Dünya'nın derinliklerine batan deniz tabanındaki kaya bünyesindeki ölü planktonlardan aldığı karbondioksiti de beraberinde götürüyor. | Open Subtitles | حيث تتصادم الصفائح، الصخور عند قعر البحر التي تحوي كربون من البلانكتون الميت تُحمل عميقاً داخل الأرض. |
Kıtaların çarpıştığı yerlerde, dev volkanik patlamalara yol açarak atmosfere karbondioksit salar. | Open Subtitles | حيثما تتصادم القارات، تصنع ثورات بركانية ضخمة، تحرر ثاني أكسيد الكربون للغلاف الجوي. |
Hayalin ve gerçekliğin çarpıştığı bir yer. | Open Subtitles | "المكان الذي تتصادم فيه الحقيقة بالخيال" |
Geçen ay 19. anayolda iki otobüsün çarpıştığı kazayı hatırlıyor musun? | Open Subtitles | تَتذكّرُ a مباشرةً إصطدام بين حافلتين على طريق سريعِ 19 الشهر الماضي؟ |
Yossi'ye dedi ki, helikopterle jetin çarpıştığı sahneye ne oldu? | Open Subtitles | وقال إلى " يوسي " اين مشهد إصطدام المروحية بالطائرة ؟ |