Birlikte verdik ve ve şimdi, Saul, gerçeğin çarpıtılmış hali yüzünden bana kızgın. | Open Subtitles | و الآن يا (سول) , هي غاضبة مني بسبب نسخة مشوهة من الحقيقة |
İşte sahip olduğumuz tek şey bu, çarpıtılmış bir gerçeklik. | Open Subtitles | أن ما نمتلكه حقًا هو حقيقة مشوهة |
Her şey çarpıtılmış bir tür yasal strateji miydi? | Open Subtitles | هل كان كل شئ مجرد نوع ملتوي من استراتيجياتك القانونية؟ ؟ |
Fakat bu kitap bozuk ve çarpıtılmış, sana şunu söylememe izin ver... | Open Subtitles | و لكن عمله مشوه و ملتوي و دعني أقول لك |
çarpıtılmış ve eğri büğrü olmuş bir yüze. | Open Subtitles | "وجهٌ التوى وتغير" |
çarpıtılmış ve eğri büğrü olmuş bir yüze. | Open Subtitles | "وجهٌ التوى وتغير" |
Ne kadar çarpıtılmış olursa olsun yaşadığımız şu dünyada hiçbir şey yok ki tam anlamıyla düzgün olmasın. | Open Subtitles | ""لا يوجد شيء في هذا العالم البشري غير موجود لنا فيه بعض من الطرق الصحيحة ... ربما انها مشوهة بعض الشئ. " |