Teşekkürler ama bu bir tür çıkar çatışmasına neden olur. | Open Subtitles | شكراً لك، لكن ذلك يُشبه تضارب في المصالح نوعاً ما. |
Ayrıca bu soruşturmada zıtlaşma ya da çıkar çatışmasına izin veremem. | Open Subtitles | لا أريد أيضاً تحيزاً أو تضارب مصالح في التحقيق |
Kurbanı tanımanın çıkar çatışmasına yol açacağını düşünmüyor musun? | Open Subtitles | أنت لا تعتقد أنه تضارب في المصالح كونك كنت تعرف الضحيه؟ |
O yüzden, ondan hoşlansaydım bile, bu çıkar çatışmasına yol açardı... | Open Subtitles | لذا،حتى لو كنت أحبه ... سوف ينشيء ذلك تعارض في الإهتمامات |
Başkanla aynı yatağa girdiği için bunun bir çıkar çatışmasına dönüşüp dönüşmeyeceği merak konusu. | Open Subtitles | ليس سريعا جدا بقول الكثير من الأمريكين حين سألوا هل هو تعارض في المصالح |
- Evet. Çıkar çatışmasına neden olmuyor mu? | Open Subtitles | أليس ذلك تضارب مصالح؟ |
Bu sadece, son konuştuğumuzdan beri, Bayan Florrick'in sunumuyla ilgili olarak bir çıkar çatışmasına dönüştü. | Open Subtitles | لكن تبين منذ حديثنا الأخير أنه ثمة تضارب في المصالح فيما يتعلق بتمثيل السيدة( فلوريك) القانوني |
Şimdi de olay menfaat çatışmasına döndü. | Open Subtitles | الآن، هذا تضارب في المصالح |
Bir çıkar çatışmasına sebep olur mu acaba? | Open Subtitles | هل يعتبر ذلك تضارب مصالح؟ |
Obezite bir problem olmaya başlayınca Tarım Bakanlığı çıkar çatışmasına sürüklendi. | Open Subtitles | أصبحت وزارة الزراعة في تعارض المصالح |