Şimdi bakalım, Evan gerçekten onu çektiğini hayal edebilmiş mi. | TED | لنرى ان كان سيستطيع ايفين تخيل سحب المجسم مرة اخرى |
Sadece ikimiziz. Yorganı nasıl kendi tarafına çektiğini görmelisin. | Open Subtitles | نعم ، فقط أنا وأخي ، عليك أن ترا كيف يسحب غطاء السرير عني |
Hayır, davayı geri çektiğini söylemek için avukatım aradı da. | Open Subtitles | لا، تلقيت تواً اتصالاً من المحامي ويقول إنك سحبت الدعوى |
Ne kadar harika olduğunu ispat etmene gerek yok ya da ne kadar acı çektiğini. | TED | فأنت لست بحاجة للتكلم ومحاولة إظهار كم أنت شخص مذهل أو كم عانيت في السابق. |
Lütfen onu çektiğini söyle. | Open Subtitles | هل صورنا ذلك؟ أرجوك اخبرني انك صورت ذلك؟ |
Oraya gitmeliyiz ve asteroiti neyin çektiğini bulmalıyız. | Open Subtitles | نحن بحاجة إلى الذهاب إلى هناك ومعرفة ما يجذب الكويكب. |
Bir filmde adamın tekinin örtüyü masadan çektiğini ve her şeyin masanın üstünde kaldığını görmüştüm. | Open Subtitles | لقد رأيت صورة لشخص جذب غطاء الطاولة بسرعة وترك كل شئ عليها دون ان تقع |
Ama yağmurda kalıp acı çektiğini düşünmek hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | لكن أحبُّ أن أفكّر بأنّه عانى من المطر في مكانٍ ما بالخارج |
Ama mermi olmadan tetiği kimin çektiğini bulmada çok fazla yöntemimiz yok. | Open Subtitles | لكن بدون الرصاصة للتطابق، ليس لدينا أي طريقة لمعرفة من سحب الزناد. |
Bu kadar para çektiğini gösteren hiçbir şey yoktu. | Open Subtitles | لمْ يكن هناك شيءٍ يُشير إلى أنّه سحب هذا القدر من المال. |
Polis, oğlunuzun memura bıçak çektiğini söylüyor. | Open Subtitles | تقول الشرطة بأن ابنك سحب سكيناً على ضابط شرطة |
Sen... eğer birinin silah çektiğini görürsen önüne atla. | Open Subtitles | وأنت لو رأيت أحداَ يسحب سلاحاََ قف أمام طريقه |
Olay şu ki, Williams o kadar gaza gelmiş ki kelepçelerini çektiğini sanarken silahını çektiğini fark etmemiş. | Open Subtitles | الأمر هو أن ويليامز كان مُتحمساً للغاية لقد ظن أنه يسحب أصفاده لا سلاحه |
Ona silah çektiğini söyleyen bir kadından rahatsız edici bir telefon aldım. | Open Subtitles | تعرضت لمكالمة مزعجة من امرأة تقول بأنك سحبت عليها المسدس |
Nasıl acı çektiğini bana anlatınca ben de sana acıyacaktım. | Open Subtitles | أنت تخبرنى كيف عانيت وأنا أشعر بالأسى لأجلك |
Ben buradayken Bay O'Keefe ve beni videoya çektiğini duydum. | Open Subtitles | أخبروني أنك صورت فيديو بينما كنت هنا، للسيد (أوكيف) ولي |
Şu sıralarda bu adamı o kadınlara neyin çektiğini anlamalıyım. | Open Subtitles | أريد ان اعرف ما الذي يجذب ذلك الرجل لهؤلاء الفتيات في هذا الوقت |
Ama bana uzay programı ve yerçekimi ve objelerin birbirini nasıl çektiğini anlatacaktın. | Open Subtitles | ولكن سوف تخبرنى عن برنامج الفضاء والجاذبية وكيفية جذب الأشياء لبعضها |
Zavallı Hristiyan halkın çektiğini Tanrı bilir. | Open Subtitles | الرب أعلم كم عانى هؤلاء المسيحيين المساكين. |
Bunun yanında, polislerin fotoğraf çektiğini görünce oradan uzaklaşmış. | Open Subtitles | ليس ذلك فحسب، فحينما رأى الشرطة تلتقط صوراً له، فرّ هارباً. |
Senin sadece fotoğrafı bizim için çektiğini onaylaman gerek. | Open Subtitles | تحتاج فقط لأن تؤكد أنك قمت بإلتقاط الصورة لنا. |
Babanın burada porno film çektiğini söylemiştin, değil mi? | Open Subtitles | هل قلت بأن والدك كان يصور أفلاماً إباحية هنا؟ أجل. |
Neler çektiğini tahmin edemiyorum çünkü ben iç çamaşırı giymem. | Open Subtitles | لايمكني تخيل ما تمر به لأني لا أردتي ملابس داخلية أبداً |
Onca acıyı tek başına çektiğini düşündükçe... | Open Subtitles | لمجرد التفكير بأنكِ مررتِ بذلك الألم بمفردك |
Kasedi kimin çektiğini ya da yanlarında kimin olduğunu söylemiyor. | Open Subtitles | وأبت أن تخبرهم بمن قام بتصوير الشريط ومن كان معهما |
Sonsuz lanetin beni içine çektiğini hissediyor muyum? | Open Subtitles | هل أنت الشعور بالسحب من الإدانةِ الأبديّةِ؟ |