Elimizde Hindistan'ın en iyi arabası olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظ , نماذج جديدة ومختلفة بدأت تورد إلى الهند |
Oysa kalbin olmadığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت لا تعرف كم أنت محظوظ لأنكليسلديكواحداً. |
çok şanslısın tüm gezegenlerde istenebilecek her şeye sahip olduğun halde tüm yaptığın, bu aile hakkında şikâyet etmek. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً لديكِ كُلّ شيءُ في العوالمِ ما يمكن ان تتمنيه وكُلّ ما تفعليه هو التذمر من هذه العائلةِ |
Böyle güzel iki kadınla yaşadığın için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت رجل محظوظ جداً تعيش مع امرأتان جميلتان |
çok şanslısın. Senin önünü açıyorum. | Open Subtitles | أنت محظوظة أنت بعيدة عن هذا عن لعنة الولد الأكبر |
Hapiste olduğun için çok şanslısın, dostum, ne dediğimi anladın mı? | Open Subtitles | أنت محظوظ جدا على المفصل، يا صديقي هل تفهمني عندما أقول ذلك؟ |
Telefonu babam değil de ben açtığım için çok şanslısın. | Open Subtitles | انت محظوظ لأننياجبتعلىالهاتفولميكن والدي. |
çok şanslısın, köle. Senin özünü sadece İmparator içecek. | Open Subtitles | أنت محظوظ للغاية، فالإمبراطور وحده يمكنه شرب رحيقك |
çok şanslısın çocuk! Yol açtığın sıkıntı yüzünden hayalarını, küpe olarak kullanıyor olman gerekirdi. | Open Subtitles | أنت محظوظ يا فتى مع كل المعاناة التى اعطيتها لى |
- Ona sahip olduğun için çok şanslısın dostum. - Orospu çocuğu. | Open Subtitles | ـ أنت محظوظ فعلا أنك تمتلكها يا ولد ـ إبن العاهرة |
Böyle şişko bir nişanlıya sahip olduğun içi çok şanslısın. | Open Subtitles | جيمس أنت محظوظ لتحظى بمؤخرة سمينة كخطيبتك |
- Lanet olsun Loni, çok şanslısın. - Batı'nın en şanslı adamı. | Open Subtitles | تبا, لوني, أنت محظوظ الأكثر حظا في الغرب |
çok şanslısın. Her kadının bir işi olmalı. | Open Subtitles | أنتِ محظوظة جداً يجب على كل امرأة أن تحظى بوظيفه |
Ama hepsinden önce sana birşey söyleyeceğim çok şanslısın, bunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | . سأخبركِ شيئاً قبل كل هذا أنتِ محظوظة جداً ، هل تعلمين ذلك ؟ |
Böyle güzel iki kadınla yaşadığın için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت رجل محظوظ جداً تعيش مع امرأتان جميلتان |
Ve çok şanslısın çünkü okuyabileceğin daha çok kitap var. | Open Subtitles | وأنت محظوظ جداً إذ هنالك الكثير من الكتب التي يمكنك أن تقرأها |
Benim gibi koyu tüylerin olmadığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | أنت محظوظة للغاية لأنك لاتمتلكين شعراً داكناً مثلي. |
çok şanslısın, | Open Subtitles | اما ان تكون محظوظا جدا او غير محظوظ جدا جدا |
Bu kadar muhteşem "muhteşem kardeşin" olduğu için çok şanslısın. | Open Subtitles | تحدثي عن كل شيء لا يوجد مشكلة انت محظوظ لانه لديك هذه الاخت الرائعة |
Kızım ciddi yara almadığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | كن انت محظوظة إذ لم تتعرض ابنتي لإصابة خطيرة |
Ve şunu söylemeliyim ki bayım, böylesine vefakar cesur ve kahraman bir çalışana sahip olduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | اسمح لى بأن اقول لك انك محظوظ للغاية لامتلاكك موظفا مثله , مخلص وشجاع انه بطل |
Soruyu duyacak kulağın kaldığı için çok şanslısın. | Open Subtitles | لحسن حظك أنه طلب مني طرح السؤال عليك |
çok şanslısın, biliyor musun? | Open Subtitles | أنتِ لا تعلمين كم أنتِ محظوظة |
Zamanında geldiğim için çok şanslısın. | Open Subtitles | إنك محظوظ لقدومي بالوقت المناسب |
O zaman çok şanslısın çünkü tam olarak nerede olduğunu biliyorum. | Open Subtitles | إنكِ محظوظة إذًا لأني أعرف أين هو تحديدًا |
Ryan gibi ailesine asla sırtını dönemeyecek birini bulduğun için çok şanslısın. | Open Subtitles | انتِ محظوظة لأن رايان من النوع الذي لا يعطي ظهره لعائلته ابداً |
çok şanslısın, Frankie. Hayatında bu kadar tatlı bir insan olduğu için. | Open Subtitles | انك محظوظة جدا يا فرانكى,لوجود شخص مخلص بالقرب منك فى حياتك |