Seni tanıdığım için seninle karşılaştığım için çok şanslıyım. | Open Subtitles | انا محظوظ جداً لمعرفتكِ و محظوظ جداً لمقابلتكِ |
Tina'ya sahip olduğum için çok şanslıyım o yüzden iş üstündeyken içimden sadece... | Open Subtitles | أنا محظوظ جدا لوجود تينا معي هذا كل ما أفكر فيه عندما نفعلها |
Onu gördüğüm için çok şanslıyım, böyle büyülü bir ana tanık olmak ayrıcalık. | Open Subtitles | كنتُ محظوظة جداً لرؤيتهم، فأنا صاحبة إمتياز كبير لأشهد مثل تلك اللحظة السحريّة |
Sizin gibi biri benimle ilgilendiği için çok şanslıyım. Ne kadardır burada çalışıyorsunuz? | Open Subtitles | أنا محظوظة جدّاً أن يعتني بي شخص مثلك، منذ متى وأنت تعمل هنا؟ |
Beni her zaman, yaşamım boyunca destekleyen harika bir ailem olduğu için çok şanslıyım. | TED | أنا محظوظ للغاية كوني أحظى بأسرة رائعة، و التي قدمت إلى الدعم دائما طوال فترة حياتي كلها. |
İki muhteşem ortakla çalıştığım için çok şanslıyım. | TED | وكنت محظوظة للغاية لعملي مع اثنين من شركائي المذهلين. |
Bana göz kulak olduğun için çok şanslıyım. | Open Subtitles | ياللروعة،إنّك.. أنا محظوظ جداً لكون لدي .شخص مثلك يعتني بيّ |
Teşekkürler. (Alkış) (Alkış) Teşekkürler. Burda olduğum için çok şanslıyım. Teşekkürler | TED | شكرا. (تصفيق) (تصفيق) شكرا. محظوظ جداً أن أكون هنا. شكرا. (تصفيق) |
Öyle harika bir yaklaşımın var ki. çok şanslıyım. | Open Subtitles | إن لديك موقفاً رائعاً إننى محظوظ جداً |
Dirseğim olduğu için çok şanslıyım. Bazı çocukların yok. | Open Subtitles | أنا محظوظ كونى لازال لدى مرفقين,البعض ليس لديهم |
Güzelim, beni öldürmek istiyorsun ama çok şanslıyım! | Open Subtitles | يا جميلة،لقد قَتلتَني كثيراً لكني محظوظ جدا |
-Evet, çok şanslıyım. | Open Subtitles | انها فتاة رائعة أوه نعم أنا محظوظ جدا |
Yanımda beni anlayan biri olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظة جداً لأحظى بشخص يعرف ما أمر به |
Benim için bu kadar şeyi yapan bir kocam olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أشعر بأني محظوظة جداً لأن لدي زوج يفعل كل هذا من أجلي |
Öğrencilerimle paylaşabileceğim bir performans arşivim olduğu için çok şanslıyım. | TED | أنا محظوظة أن بهذا الأرشيف من العروض الذي أستطيع أن إعرضه على طلابي. |
Herkesin söylediği gibi, seninle evli olduğum için çok şanslıyım. | Open Subtitles | أنا محظوظ للغاية لإنني مُتزوج بكِ الجميع يقول هذا |
Senin gibi bir babam olduğu için çok şanslıyım. | Open Subtitles | عار على. أنا محظوظة للغاية أنى حظيت بوالد مثلك. |
Sizi evde bulduğum için çok şanslıyım Dr. Gilchrist. | Open Subtitles | أنا رجل محظوظ لأجدك بالمنزل . يا دكتور جلشريست |
Spencer gibi bir adamla evleneceğim için çok şanslıyım. O dürüst, samimi, sempatik ve gerçekçi! | Open Subtitles | انا محظوظة ان اجد رجلا مثل سبنسر انه صادق مخلص متعاطف |
çok şanslıyım, burası kesin... çünkü bu, sanki onun mesleği gibi. | Open Subtitles | أنا محظوظة جدا من الواضح أنه كما لو كان الأمر مهنة لديه |
çok şanslıyım çakmaklı tüfeğini dolduracak zamanı olmadı. Charlie? | Open Subtitles | كنت محظوظاً لانه لم يكن لديه الوقت الكافي لتعبئة بندقيته تشارلي؟ |
Kimliğim açığa çıkmadığı için çok şanslıyım. | Open Subtitles | . انني محظوظ لان هويتي لم تنكشف |
çok şanslıyım. | Open Subtitles | يا لحسن حظي. |
- Sen şanslı değilsin. - Ben çok şanslıyım. | Open Subtitles | . لا لست محظوظاً - . أنا محظوظ لعين - |
- Henüz değil. - çok şanslıyım. | Open Subtitles | حسناً، ليس بعد على أية حال - يالحظي - |