Ancak endişeli, öfkeli veya kırılgan hissettiğimiz zamanlarda bu role kaymak çok kolay. | TED | لكنه الدور من السهل أن ننزلق إليه عندما نكون قلقين، غاضبين، أو ضعفاء. |
Ve maske gülüşün en güzel yanı oluşturulmasının çok kolay olması. | Open Subtitles | و الشيء المهم بشأن الابتسامة الزائفة أنه من السهل التظاهر بها |
Bir çocuğa oyuncak teklif ederek onu cezbetmek çok kolay. | Open Subtitles | ومن السهل جدا جذب الطفل إذا كنت ستقدم له لعبة |
Ama birşeyi vurmak... O çok kolay. | TED | من الصعب القيام بالأمر. لكن الإصطدام بشئ؟ هذا سهل جداً. |
Vücut içinde kalan metal kalıntılarına bakmamız çok kolay. | TED | من السهل جداً النظر الى تداخل المواد المعدنية والتي يمكن ان ترى من داخل الجسم |
Bu sen ve arkadaşların için çok kolay olurdu. Deacon'ın paralarını beraber çalmak. | Open Subtitles | لن يكون أمراً هيناً لك و لصديقك أن تسرقوا مال (ديكن) مع بعض |
faydalanırdı Şahsen, yoruldum artık unutmaktan ve bu yapılacak çok kolay bir şey. | TED | شخصيا، سئمت من النسيان، والقيام بهذا الأمر سهل للغاية. |
Benimle dalga geçmek çok kolay ve sen bunda çok iyisin. | Open Subtitles | من السهل عليك أن تسخر مني، و أنت بارع في هذا. |
Çok naziksiniz. İşinize aşık olduğunuzda o işte iyi olmak çok kolay. | Open Subtitles | أنتِ لطيفة جداً , من السهل أن تكون جيدةً عندما تحبين عملك |
O sesi çıkarmaya devam ederse bizi bulmaları çok kolay olur. | Open Subtitles | سيكون من السهل علينا ايجاده اذا بقي يصرخ بهذا الصوت المزعج |
Evet, çocuklara dondurma aracından uyuşturucu satmak çok kolay oluyor. | Open Subtitles | أجل, من السهل للغاية بيع الممنوعات للأطفال من شاحنة مثلجات. |
Eğer herkesin istediği bir şeye sahipsen çok kolay düşman edinebiliyorsun. | Open Subtitles | حين يمتلك المرء شيئاً يريده الجميع يصبح من السهل خلق الأعداء |
MM: Evet, bir araç geliştiriyoruz. yayıncılar için bu tür içerikleri üretmeyi çok kolay hale getiriyor. | TED | مايك ماتاس: نعم، نحن نبني أداة تجعل من السهل جدا على الناشرين الآن إنشاء هذا المحتوى. |
çok kolay -- gidin ve başka bir şey yapın. | TED | هذا سهل جدًّا. فقط اذهب وافعل شيئًا آخر. |
Ve insanların beyinlerinin oksitosin salgılamasını sağlamak çok kolay. | TED | ومن السهل جداً تحفيز عقول الناس على إفراز الأوكسيتوسين. |
çok kolay oldu. | Open Subtitles | كان أمراً هيناً |
Senin gibi biri için çok kolay. Vergi memurlarından kaçmak zorunda kalmazsın. | Open Subtitles | الأمر سهل لك.ليس من الضروري أن تتفادى كل جباة الفواتير |
çok kolay. Sonrasında sahne korkusu hakkında bir şarkı yazmaya başladım. | TED | أمر سهل. لذا بدأت بكتابة أغنية عن المعاناة من رهاب المسرح. |
çok kolay oldu. Sonra adamlara ne olduğunu öğrendim ve.. | Open Subtitles | كان الأمر سهلاً جداً ثم سمعت ما حدث لهؤلاء الشبان |
çok kolay olacağa benziyor. Her zaman bu kadar hazırlıklı mısındır? | Open Subtitles | هذا يبدو سهلاً للغاية ، هل أنتى مُتجهزة هكذا دائماً ؟ |
İnsanların birbirlerine verdikleri değerden faydalanmak gerçekten çok kolay oluyor. | Open Subtitles | كم يسهل استخراج أفضل ما في الناس عندما يكترثون لبعضهم |
BANA ÖDEDİĞİN TÜM O PARAYLA BERDUŞLUK YAPMAK çok kolay. | Open Subtitles | ان الترحال سهلا جدا مع كل النقود التي دفعتها لي |
Bilmiyorum, Batman, çok kolay göründü. | Open Subtitles | لا ادري باتمان ولكنها تبدو سهلة جدا |
Elbette yapabilirim, çok kolay. Hiç denetim ve kontrol yok. | Open Subtitles | بالتأكيد أستطيع , إنه سهل تقريباً ليس هناك أي شروط |
Yani Sırp suç çetesine sızacağız. Neredeyse çok kolay olacakmış. | Open Subtitles | إذاً سنتغلغل في عصابة صربية إجرامية المهمة تكاد تكون سهلة للغاية |
dedim. Birkaç dakika içinde, bunu yetişkinlerin ve gençlerin yapması çok kolay. | TED | و في غضون دقائق، هذا عمل سهلُ جداً للكبار و المراهقين |