Striptiz kulüpleri öğle vaktinde mülteci kamplarından bile daha umutsuzdur. | Open Subtitles | وقت الغداء في الملهى يبدو كمخيم لاجئين مع أمل أقل. |
Ben halen derslerimi Garnie ile yapmak zorundayım ve bir de öğle vaktinde ekstra yürüyüşlere çıkmak zorundayım. | Open Subtitles | ما زال علي دروس مع جارنيه وآمشي مشيا إضافيا وقت الغداء كل يوم |
öğle vaktinde çalışmayı düşünüyorum. Belki sonra... | Open Subtitles | أعتقد أني سأعمل حتى وقت الغداء لكن ربما فيما بعد |
öğle vaktinde bir saat çalmama izin veriyor, bu adam. | Open Subtitles | هذا الرجل يتركني أعزف ساعة واحدة باليوم في الغداء |
öğle vaktinde seks yapmanın şöyle bir sorunu var; yemek yemek için vakit kalmıyor. | Open Subtitles | تعلمون، فإن مشكلة مع ممارسة الجنس في الغداء هو ليس هناك وقت لتناول الطعام. |
Üzgünüm ama, öğle vaktinde gitmeliyim. | Open Subtitles | للأسف سأغادر عند الظهيرة واثقة أن الأطفال سيفعلون ما يطلب منهم. |
Thomas, tahminen Batı Kıyısı'na göre öğle vaktinde portal için gerekli olan uranyum çubuklarını San Diego'nun dışındaki San Onofre Nükleer Enerji Santralinden alacak. | Open Subtitles | عند الظهيرة كحدّ أقصى بتوقيت الساحل الغربيّ سينقل (توماس) قضبان اليورانيوم عبر بوّابة مباشرةً من محطّة "سان أونفور" النوويّة خارج "سان دييغو" |