Ve yapabileceğimiz basit şeylerden biri öğle yemeğinden önce teneffüs koymaktır. | TED | وأحد أبسط الأشياء التي يمكننا عملها هو أن نقرر فسحة من الوقت قبل الغداء |
Kahvaltı öğle yemeğinden önce gelir. Ah! Mm. | Open Subtitles | الأفطار يأتى قبل الغداء والزواج يجب ان يأتى قبل رحلة شهر العسل البحرية |
Bunları tekrar yap ve öğle yemeğinden önce bana getir, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | قوموا بتجديدها وأعيدوها قبل الغداء هل هذا مفهوم ؟ |
Ve söz konusu beyin yarın öğle yemeğinden önce otelden ayrılması gerektiğine oy birliğiyle karar verdik. | Open Subtitles | و قد أجمعنا قد أجمعنا تقريباً أن السيد المتورط فى ذلك يجب عليه أن يرحل غداً قبل موعد الغداء |
öğle yemeğinden önce aramıza katılmanıza çok memnun oldum. | Open Subtitles | إذن , يسعدني أنكِ تمكنت من الأنضمام لنا قبل الغذاء |
Sevgili Greg, öğle yemeğinden önce benimle resim odasında buluş. | Open Subtitles | الى (جريغ) قابلني في غرفة الرسم في استراحة الغداء |
öğle yemeğinden önce. | Open Subtitles | قبل الغداء , وبعد ذلك يجب أن ترد على المكالمات وتقوم بالموافقة على الميزانية |
Tamam, öğle yemeğinden önce ne yaparsanız yapın çünkü, ondan sonra, sizi gözyaşlarına boğacağım. | Open Subtitles | حسناً، انجزوا ما بوسعكم من عمل قبل الغداء لأنه بعدها سأثير مشاعركم لدرجة البكاء |
Eğer tümörse, kafa içi basıncı öğle yemeğinden önce beyninin dışarı fırlamasına neden olabilir. | Open Subtitles | فالضغط الوعائي يسبب انفجار لمخها قبل الغداء |
Ve bunların hepsini öğle yemeğinden önce yaptım. | Open Subtitles | جلست في المقاعد الأمامية , بالتأكيد و فعلت كل هذا قبل الغداء |
Bu arada torbalarımın öğle yemeğinden önce boşaltılması gerekiyor. | Open Subtitles | بالمناسبة، أنا بحاجة لكيس الكرة أفرغت قبل الغداء |
öğle yemeğinden önce olmaz bunlar. | Open Subtitles | أجل، أستبعد حدوث شيئًا من هذا قبل الغداء. |
Fırlıyorum, sıçrıyorum, atlıyorum Kayıyorum, süzülüyorum, hayatta kalıyorum Bunlar sadece birkaç şey öğle yemeğinden önce yaptığım | Open Subtitles | أقفز و أهرب و أبقي حيا و أفضل ذلك قبل الغداء |
öğle yemeğinden önce şarap içecek vaktim kalsın istiyorum. | Open Subtitles | وأود أن أصعد على متنها بوقت مناسب لاحتساء النبيذ قبل الغداء. |
öğle yemeğinden önce mi yoksa akşam yemeğinden önce mi barış anlaşması yapacaksın? | Open Subtitles | ستقوم بالاتفاق على معاهدة سلام ما قبل الغداء أم على العشاء؟ |
Affedersiniz. öğle yemeğinden önce İrlanda viskisi? | Open Subtitles | عذراَ الويسكي الإيرلندي قبل الغداء ؟ |
Bay ve Bayan Tolliver bana öğle yemeğinden önce gemiye geri döndüğünüzü söyledi. | Open Subtitles | لقد أخبرني آل "توليفر" أنك عدت إلى السفينة قبل الغداء |
öğle yemeğinden önce biraz kestirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن احضى بقيلولة قصيرة قبل الغداء |
Ona fazla bulaşmayın, öğle yemeğinden önce dönerim. | Open Subtitles | إتركه وشأنه فحسب، وسأعود قبل موعد الغداء. |
Bu kasaları öğle yemeğinden önce açmak istemiştim. | Open Subtitles | أردت فحسب فتح هذه الصناديق قبل موعد الغداء |
öğle yemeğinden önce 3 milyon dolarlık iş. | Open Subtitles | دعوني أري، مهمة ب3 مليون قبل الغذاء |