Senin gideceğin yerde değil... ama öğlen yemeğinde beni bulabilirsin. | Open Subtitles | ليس حيث ستكون ولكن ربما نتقابل على الغداء |
öğlen yemeğinde biraz içtim de. - Maliyet raporları geldi mi? | Open Subtitles | تناولت كأساً على الغداء هل وصلت تقارير الكلفة تلك؟ |
Bugün öğlen yemeğinde, hatırlatma olmadan "teşekkürler" diyen şu Crispin'le. | Open Subtitles | كريسبين قال شكرا لك على الغداء اليوم دون ان يخبره احد |
Neşelenmen için yarın öğlen yemeğinde özel bir şey yapayım mı? | Open Subtitles | ما رأيك بشيء خاص على غداء يوم غد كي تشعر بالبهجة ؟ |
öğlen yemeğinde iki erkek bana çıkma teklifi etti. | Open Subtitles | أنا حصلت على طلب من مرتين اليوم بينما كنت في الغداء... ... قبل الرجال. |
Bu gri piçler Kentucky'de seni öğlen yemeğinde yerdi. | Open Subtitles | للمره الأولى لتناولك السفله عند الغداء فى آرميت.. |
Çok tatlı. Beyzbolu seviyor, öğlen yemeğinde iki tane bira içti. | Open Subtitles | إنها لطيفة، تحب كرة المضرب وقد احتست زجاجتي شراب في أثناء الغداء |
Bu kurallara uymazsan öğlen yemeğinde bizimle oturamazsın. | Open Subtitles | والأن لو أنت كسرت أى قاعدة من هذه لن يكون فى إمكانك الجلوس معنا على الغداء وأقصد ليس أنت فحسب ولكن مثلك مثلنا. |
Şey, bugünü ele alalım mesela. öğlen yemeğinde 25 tane konuğunuz var. | Open Subtitles | اليوم على سبيل المثال لديك 25 ضيف على الغداء |
öğlen yemeğinde ne yediğini bile hatırlamıyorum ayrıca vücudu üzerindeki kontrolümü git gide kaybediyorum. | Open Subtitles | و التي لا تذكر ما تناولته على الغداء و تفقد تحكمها بجسدها |
Sid'in ofisini arayıp sakal meselesini çözmeye çalıştığımı söyler misin? Onunla öğlen yemeğinde konuşacağım. | Open Subtitles | هل يمكنك لإتصال به و اخباره أني سأحل مسألة اللحية هذه واني سأكلمه على الغداء |
Arkadaş gelmeyecek ve beladan uzak duracaksınız yoksa okula gelir öğlen yemeğinde sizi öperim. | Open Subtitles | لا تحضروا أصدقاء وتجنبوا المشاكل أو سآتى مدرستكم وأقبلكم على الغداء |
Canımın içi, öğlen yemeğinde ne yediğin kimsenin umurunda değil. | Open Subtitles | عزيزي، لاأحد يهتم بماذا أكلتَ على الغداء |
Yarın öğlen yemeğinde benimle kulüpte buluşur musun? | Open Subtitles | إذاً ربّما نستطيع اللّقاء على الغداء غداً في النادي |
"öğlen yemeğinde peynirli sandviç yedim." | Open Subtitles | تناولتُ شطيرة جبن مشوي على الغداء صحيح ؟ |
Yani bu durumda, bizi dünyadaki en mutlu kızlar yapıp... yarın ki öğlen yemeğinde planlamaya mı katılacaksın? | Open Subtitles | حسناً , في هذه الحالة , هلا جعلتينا أسعد فتيات في العالم وشاركتينا لأجل التخطيط على الغداء غداً؟ |
Kraliyet ailesindenmiş gibi davranıyor ama öğlen yemeğinde sandviç yiyor. | Open Subtitles | تتصرف كما لو أنها من أسرة ملكية ولكنك تعرفين أنها تأكل بليمبي على الغداء |
Bütün yıl boyunca, sadece Noel öğlen yemeğinde ve yılbaşında kendi kendimize bakıyoruz. | Open Subtitles | خلال العام بطوله، لا نخدم أنفسنا إلا مرتين غداء يوم الميلاد وعشية رأس السنة |
öğlen yemeğinde de burada olacaksın, çünkü cezaya kalıyorsun. | Open Subtitles | و في الغداء أيضا ، لأنك ستحجزين |
öğlen yemeğinde dört mai tai herkese çok gelir. | Open Subtitles | حسنا، أربعة ماي تايس عند الغداء أكثر من الحدّ لأي شخص |
öğlen yemeğinde konuşmak için buluşalım mı? | Open Subtitles | هل تريدين أن نلتقي لندردش أثناء الغداء ؟ |