| Copeland benim Öğrencilerimden biri değil. O Lassard'ın adamlarından. | Open Subtitles | هَلْ لي أَنْ اَقُولُ ان كوبيلاند لَيسَ من أحد طلابي العسكريون هو عضو عند لاسارد |
| Bak, Kalmalıyım. Öğrencilerimden biri çıkıyor, ve dinleyeceğime söz verdim | Open Subtitles | يجب أن أبقى، سيقوم أحد طلابي بالأداء هذه الليلة و وعدته بالبقاء و الإستماع له |
| Öğrencilerimden biri neden bu kadar üzgün durduğumu sordu. | Open Subtitles | أحد طلابي فقط سألني لماذا أنا أبدو حزينة جدا |
| O zamanki doktora Öğrencilerimden biri, Dr. Mary Schweitzer, bu işi yapabilecek bilgi donanımına sahipti. | TED | وواحد من طلابي طلبة الدراسات العليا الدكتور ماري سشويتزير كان لديها خلفية علمية وافية عن القيام بذلك الامر .. |
| Paris'teki Öğrencilerimden biri antikalarda uzmandır. | Open Subtitles | أحد تلامذتي في باريس إنها خبيرة في هذا الأمر |
| - Üzgünüm, Öğrencilerimden biri derslere gelmiyor da. | Open Subtitles | عفواً، أحد طلابي لم يعد يأتي للمحاصرات بالآونة الأخيرة. |
| Öğrencilerimden biri şu soruyu sordu: "Neden bazı insanlar ırkçı?" | TED | طرح أحد طلابي سؤالًا: "لماذا بعض الأشخاص عنصريون؟" |
| İşin aslı, en iyi Öğrencilerimden biri. | Open Subtitles | في الحقيقة، إنه أحد طلابي المفضلين |
| Öğrencilerimden biri seçmeye katılıyor. | Open Subtitles | أحد طلابي حَصل على إختبارِ أداء. |
| Pardon ama Öğrencilerimden biri öldü, işinizi mi bölüyoruz? | Open Subtitles | أرجو المعذرة! قد مات أحد طلابي,هل نقاطعك؟ |
| Öğrencilerimden biri, katilin Ajan Doggett'ın bulduğu kurbanı sadece bir kere bıçaklamak istediğini fark etti. | Open Subtitles | لكن أحد طلابي أدركوا الذي القاتل... قصد الطعن فقط ضحيّة الوكيل دوجيت مرّة. |
| Doğruyu araştırmaya gelmiş eski Öğrencilerimden biri gibi gözüküyor. | Open Subtitles | آه ... يبدو كأنه أحد طلابي السابقين يسعى عن حقيقة ما |
| Öğrencilerimden biri verdi, diye düşündüm. | Open Subtitles | وأعتقدت أن أحد طلابي من وضعه لي |
| Öğrencilerimden biri olsaydın eğer, sana derdim ki... | Open Subtitles | إذا كنت أحد طلابي |
| Öğrencilerimden biri sonunda ne demek istediğimi anlamaya başladı. | Open Subtitles | أحد طلابي بدأ يفهم |
| İlaç alacaktım. Öğrencilerimden biri oradaydı. | Open Subtitles | أحد طلابي كان هناك ..كان |
| - Öğrencilerimden biri değilsin. | Open Subtitles | - لست أحد طلابي |
| Penny Öğrencilerimden biri. | Open Subtitles | (بينّي) هو أحد طلابي |
| Forster'e karşı karşılaştırma yapmanı istiyorum. Frank'i bulduğunda... Sara Pollard veya Öğrencilerimden biri Forster'ı cezaevinde ziyaret etmiş mi? | Open Subtitles | و حين تجدي فرانك اسأليه إن كانت سارا بولرد أو اي من طلابي زاروا فوستر في السجن؟ |
| Öğrencilerimden biri diğerinin suratını yemeye çalıştı. | Open Subtitles | حتى واحد من طلابي حاول لتناول الطعام وجها واحدا آخر قبالة. |
| Öğrencilerimden biri olan Betty Rapacholi ve benim yaptığımız şey aslında bebeklere iki kase yiyecek vermekti: bir kase çiğ brokoli ve bir kase lezzetli balık krakeri. | TED | وما قمنا به -- أنا و بيتي راباكولى أحد تلامذتي -- هو أننا قدمنا للأطفال الصغار طبقين من الطعام: طبق من القرنبيط غير المطهو وآخر من البسكويت اللذيذ على شكل سمكة |
| Öğrencilerimden biri. | Open Subtitles | إنه أحد تلامذتي |