Bir gün, öğrencilerimle yıllık itirafçılık ders planıma hazırlanıyordum. | TED | لذلك كنت أجهز لمحاضرة سنوية حول الموضوع مع طلابي |
Bu, bana ciddi ciddi öğrencilerimle paylaştığım mesajı düşündürttü. | TED | وجعلني هذا أفكر حول الرسالة التي أشاركها مع طلابي |
Mesajları okumaya devam ettikçe öğrencilerimle ne paylaşabileceğimi düşünmeye başladım. | TED | واستمررت بقراءة هذه الرسالة، وكل الرسائل عندما أردت التفكير بما سأتشاركه مع طلابي |
Banka yolunun üzerinde benim güzel şerifim ve on beş dakika içinde öğrencilerimle toplantım var. | Open Subtitles | المصرف في طريقكِ يا شَّريفتي الجميلة وأنا أجتمع بطلابي خلال 15 دقيقة |
Genelde öğrencilerimle bu ... sosyalleşme olayını yapmam. | Open Subtitles | أنا عادة ً لا أقوم بذلك الإجتماع بطلابي |
Ben öğrencilerimle yatmam, Bay Goober. Hastalarımla hele hiç yatmam. | Open Subtitles | لا أنام مع طالباتي سيد غيل و لا مع مرضاي |
Yine de buraya gelip öğrencilerimle benden izinsiz konuştunuz. | Open Subtitles | إن عدتي هنا مجدداً وتحدثتي إلى أحد تلامذتي دون إذني |
Zürih'ten mimarlık öğrencilerimle bir saha gezisindeydik. | TED | كنا في رحلة ميدانية مع طلابي من الهندسة المعمارية من زيورخ. |
Bunu değiştirmeyi değil seneye de öğrencilerimle olmayı istiyorum. | Open Subtitles | لا أريد استبدال برنامج المنح المميزة فقط أريد البقاء مع طلابي للسنة القادمة |
Fakat öğrencilerimle yaptığınız konuşmalarda benim de bulunmam gerekiyor. | Open Subtitles | لكن يجب أن أكون حاضرة كل المحادثات التي ستفيمينها مع طلابي |
Ama öğrencilerimle bu çizgi roman derslerini neden bu kadar çok sevdikleri hakkında konuştuğumda, çizgi romanların eğitimsel potansiyelini anlamaya başladım. | TED | لكن عندما تحدّثت مع طلابي عن لماذا أعجبتهم هذه المحاضرات القصصية كثيرًا، بدأت بفهم الفوائد التعليمية المحتملة للقصص المصورة. |
Halihazırda öğretmenlik yapmama rağmen yine de program yönetimine bir e-posta gönderdim. Duyma engelliler öğretmeni olduğumu, kendilerinden birkaç ders alarak öğrencilerimle paylaşabileceğimi belirttim. | TED | كانت مهنتي أصلًا كمدرس، ومضيتُ قدمًا وبعثتُ برسالة إلكترونية إلى البرنامج، موضحًا بأنني كنت مدرسًا للصُم، متسائلًا إذا كان بإمكاني أخذ عدة فصول معهم وربما مشاركة دروسهم مع طلابي. |
Bir kimyager olarak, öğrencilerimle direkt olarak tek bir DNA bazına kimya uygulamanın yollarını geliştirmek için çalışmaya başladım, genetik hastalığa sebep olan değişimleri bozmak yerine gerçekten onarmak için. | TED | كوني كيمائي، بدأت العمل مع طلابي لتطوير طرق لتنفيذ الكيمياء مباشرة على قاعدة حمض نووي لفرد للإصلاح الفعلي، بدلًا من عرقلة، الطفرات المسببة للأمراض الوراثية، |
öğrencilerimle küresel sorunlar hakkında konuştuğumda veya onları kahve arasında dinlediğimde, her zaman "biz" ve "onlar" hakkında konuşurlar. | TED | عندما أتحدث مع طلابي حول القضايا العالمية, وأستمع اليهم خلال استراحات القهوة, فغالبا ما اسمعهم يتحدثون عن "نحن" و "هم" |
öğrencilerimle ilgilenirim. | Open Subtitles | كيف علّمت بذلك؟ أحب الإهتمام بطلابي. |
öğrencilerimle ilgilenirim. | Open Subtitles | أحب الإهتمام بطلابي. |
öğrencilerimle ilgilenmek işimin bir parçası. | Open Subtitles | إن وظيفتي هي الإهتمامُ بطلابي |
Ama öğrencilerimle asla ilişkiye girmem. | Open Subtitles | أدري هذا، ولكن ما كنت لأدخل في علاقة مع أحد طالباتي |
Ve öğrencilerimle beraber çalışıp düşündük... | Open Subtitles | ...تدرّبتُ مع تلامذتي ...وواصلتُ التفكير |