Kötü haber ise, benim arabamı ödünç almıştı. | Open Subtitles | الخبر السيىء أنه إستعار سيارتي |
Richard, karının öldürüldüğü gün arabanı ödünç almıştı. | Open Subtitles | إستعار سيارتك بليلة قتل زوجتك |
Çalmamıştı. ödünç almıştı. | Open Subtitles | لم يقم بسرقتها، لقد استعارها فحسب. |
Alec, öğleden sonra için Stephen Lynn'den ödünç almıştı. | Open Subtitles | استعارها (أليك) من (ستيفن لين) لفترة ما بعد الظهر |
Sorun yok. Lanet çocuk. Geçen hafta ödünç almıştı. | Open Subtitles | لقد استعارها الأسبوع الماضي |
Hayır, ödünç almıştı. | Open Subtitles | لا استعارها |