Anlamı, mutluluğu ve acıyı eşit gören korku ve öfkeden yoksun, sakin zihinli olan insana bilge insan denir. | Open Subtitles | معناها ، الشخص الذي تتساوى عنده ..السعادة والحــزن ..ويخلو من الغضب والخوف ، لديه عقل هادىء يسمى شخص متعــلم |
Sana ve ailene yaptıklarından ötürü içinde oluşan müthiş öfkeden dolayı. | Open Subtitles | مثل الغضب الذي تسببوا به لك على ما فعلوه بك وبعائلتك |
Ancak bu nefret ve öfkeden kurtulamasaydım, şimdi burada olur muydum, bilmiyorum. | TED | إن لم أجد طريقةً للخروج من الغضب والكراهية، لست متأكدة إن كنت سأقف هنا اليوم. |
CA: David, öyleyse sıkça dillenen şu söylem: Trump'ın yükselişi ve zaferinin tek bir açıklaması vardır; çok ilkel ve içgüdüsel bir biçimde öfkeden faydalanıyor. | TED | كريس أندرسن: ديڤيد، غالبا ما تكون هذه هي القصة، ثم، يكون السبب الوحيد في نصر وصعود ترامب هو لعبه على وتر الغضب |
Bir adam, sevgilisi ona dergi getirmedi diye öfkeden kudurdu. | Open Subtitles | رجل اشتاط غضباً على صديقه لانه لم يعد المجلة |
öfkeden çok keder vardı yüzünde. - Soluk mu renkli miydi yüzü? | Open Subtitles | كان منظره قريب الى الحزن من منه الى الغضب |
Iraklı askerler öfkeden çok merhamete layık gibi görünüyorlar. | Open Subtitles | يبدو ان الجنود العراقيين يستحقون الشفقة اكثر من الغضب |
Ama içten içe öfkeden köpürüyor... çünkü annesi ölmüş ya da onu terk etmiş,... ve birisiyle ilgilenme anlayışı,... | Open Subtitles | ولكنه يغلي من الغضب من الداخل لان أمه قد ماتت أو تركته و قد يكون ترعرع تحت وطأت ظروف مؤلمه |
Ben kurbanlarımdan nefret etmedim, asla öfkeden dolayı öldürmedim. | Open Subtitles | أنا لم أكره ضحاياي قط، و لم أقتل بدافع الغضب |
Tutku, zevk ve öfkeden oluşan, tamamıyla içgüdüsel bir yaratık. | Open Subtitles | و هي مخلوق ذو غريزة عالية و رغبة مملؤة بالمرح و الغضب |
Bilmiyorum, belki de değildir. Belki de ateşbükücülüğün öfkeden geliyordur. | Open Subtitles | لا أعلم, ربما هذا ليس السبب ربما ان تسخيرك يأتي من الغضب |
Bazen bir şeyleri söylemenin en iyi yolu öfkeden geçmeyebiliyor. | Open Subtitles | وأحياناً الغضب لا يكون جيداً لقول الكلمات |
Senin yaşadığın tipte bir şiddeti yaşamak, insanı yıkabilir, içe kapanmasına, ya da öfkeden kudurmasına neden olabilirdi. | Open Subtitles | نوع العنف الذي واجهتيه من الممكن أن يجعل المرء يتراجع و ينهار، أو يلتهمهُ الغضب |
Annemim sır sakladığı onca yıl için öfkeden patlayacak mı? | Open Subtitles | -كلا، إنها مفاجأة هل ستنفجر كالبركان من الغضب عند علمها؟ |
İçgüdüm, hissettiğim öfkeden kurtulmanın tek yolunun onu affetmek olduğunu söylüyordu. | Open Subtitles | كان عندي فقط ذلك الهاجس ان الطريقة الوحيده التي بها سأكون قادرة على نسيان كل ذلك الغضب .. الذي تملكني |
Şiddet yanlısı, zorlayıcı, öfkeden gözü dönebilen. | Open Subtitles | العنف , قهري , الغضب النرجسي الغضب النرجسي : غضب المريض يكون جامح ومدمر ومتواصل |
Tevekkeli bütün süper kahramanlar öfkeden kuduruyor. | Open Subtitles | أجل، لا شك لم كل الأبطال الخارقين .على حافة الغضب |
öfkeden mi yoksa stres atmak için mi, tam emin değilim bir top aldı ve haldır haldır onunla oynamaya başladı. | Open Subtitles | إذاً فبعيداً عن الغضب أو السرحان لا أعرف أي واحد منهم. لديه كرة ويتلاعبُ بها بهلوانياً |
Altında ezildiğin tüm o öfkeden kurtulabilirsin. | Open Subtitles | تستطيعين نسيان كلّ الغضب الذي يثقل كاهلك |
Yoksa hala kapıma gelen, öfkeden başka hiçbir şeyi... olmayan çocuk musun? | Open Subtitles | أمْ ما تزال ذاك الفتى الصغير الذي قصد بابي و هو يمتلئ غضباً و لا شيء غيره؟ |
öfkeden kuduruyoruz. | Open Subtitles | -نحن حانقون جداً |
# öfkeden kararır mı gözün? | Open Subtitles | ♪ هل رأسك ♪ ♪ يغلي بالغضب ♪ |