ويكيبيديا

    "öfkeyle" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الغضب
        
    • غضب
        
    • بغضب
        
    • بالغضب
        
    • غضباً
        
    • بالغضبِ
        
    • والغضب
        
    • هيجان ليسمموا
        
    • وغضب
        
    • وهم غاضبون
        
    • بغضبٍ
        
    Warp Kapısı açık olmalı ki oradan saldırdılar baştan aşağı şeytanî bir öfkeyle. Open Subtitles بوابة عوجاء ربما قد فتحت ورمت به ينحدر جحافل الخسيس من الغضب شيطاني.
    insan DNA'sını değiştirmişler ve öfkeyle dolu bir yaratık yaratmışlar. Open Subtitles وتحوير الحمض النووي للإنسان تجعل المخلوق يتغذى فقط على الغضب
    Dün gece yemekte bir beyefendinin yanında oturdum ve bana öfkeyle neden şehrimizin bu kendilerine yardımı olmayanlara yardım etmesi gerektiğini sordu. Open Subtitles الليلة الماضية، جلست بجانب رجل وسيم في العشاء و سألني في غضب لماذا يجب على مدينتنا أن تساعد الذين لا يساعدون أنفسهم.
    Bu öfkeyle yazılmış bir şey. Biraz durur musun? Open Subtitles لقد كتبت هذا فى لحظة غضب ،تحملّى من فضلك
    öfkeyle birkaç kez koltuğa yumruk attım ama o kadar. Open Subtitles تعلم، قمت بلكم المقعد مرتين بغضب كان هذا كل شيء
    Eğer erkekler kadınlar ağladığında ne sıklıkta beyaz ateşli öfkeyle dolduğumuzu bilselerdi şoka uğrarlardı. TED ‫لو علم الرجال كم مرة كانت النساء‬ ‫ مغمورات بالغضب الأبيض الخانق عندما يبكين،‬ ‫فسوف يذهلون.‬
    Eğer ani bir öfkeyle yapmışsa kasıtsız adam öldürme diyebilirler. Open Subtitles إن كان قد قتله في فورة من الغضب فسيُعتبر هذا قتلا بغير عمد
    - Hepsi düzeltildi, öfkeyle kan dökeceğin ilk ana kadar. - öfkeyle bir damla kandan fazlasını dök... ve herşey eskiye dönüşür. Open Subtitles فقط حتى اللحظة التي ستريقين فيها الدماء في حالة الغضب
    öfkeyle, sinirle, hiddetle, aşırı hiddetle ve son olarak Open Subtitles الغضب، غضب، غضب، الغضب الممتاز،، وأخيراً،
    Benim sayemde öfkeyle ateş edebilme fırsatını buldular. Open Subtitles الفضل لى أخيراً أمكنهم يطلقوا أثناء الغضب
    öfkeyle pazarlık arasında sorunsuz bir geçiş yaptın. Open Subtitles لقد انتقلتِ فجأة من الغضب الشديد إلى المفاوضة
    Geçen sene öyle öfkeyle dolduktan sonra, buraları artık tekin değil. Open Subtitles لكن هذا الغضب لا يُقاوَم في السنوات الماضية
    Klas biri değildi. öfkeyle giysilerini toplar, üzerine birini giyerdi. Open Subtitles ليس لديها مذاق، ستجمّع ملابسها في غضب وترميهم
    Bazen ben de her şeyi unutup öfkeyle motosikletime atlayıp yanlış anlaşılıp birilerini dövmek istemiyor muyum? Open Subtitles تظن بأني لا أريد بعض الأحيان أن أنسى كل شيء أركب دراجتي كلي غضب ويساء فهمي وأذهب لضرب بعض الأشخاص؟
    Onu zorba olarak etiketlendirdiğim sürece, ihtiyacım olan kötü karakteri bana sağlayan, kendini beğenmiş bir öfkeyle yoluma devam edebilirdim. Open Subtitles وأني ما دمت أعتبرها المتنمرة، كنت أستطيع المحافظة على غضب مبرر كان يبرر أي سلوك سيئ يلزمني القيام به.
    O kolyeyi Katie'nin boynundan kim koparıp attıysa,... büyük bir öfkeyle yapmış. Open Subtitles ايا كان من انتزع القلادة عن كايتي فعل ذلك بغضب
    Tabi söyler söylemez pişman oldum, öfkeyle söylemiş olduğumu biliyordum... Open Subtitles حالما قلت ذلك , بالطبع ندمت على ذلك, لأنني علمت لأنني تكلمت بغضب
    Organize değil, rastgele bir silah seçiyor, öfkeyle saldırıyor... ama ölümlerden sonra bir ritüel izleyecek kadar organize. Open Subtitles انه غير منظم يختار سلاح انتهازيا في مسرح جريمة يضرب بغضب و لكنه منظم بما فيه الكفاية كي يتبع طقسا بعد ان يقتل
    Sakindi, sonra yüzü kireç kesildi, gözleri öfkeyle doldu sonra geldi ve iki eliyle boğazımı tuttu, şöyle... Open Subtitles لقد كان هادئاً ، ثم شحب لونه و امتلأت عيناه بالغضب ثم جاء ووضع يديه على عنقى ، هكذا
    O, insanların öfkeyle ayaklanıp, beni tahttan indirmesini umuyor. Open Subtitles . إنه يتمنى أن الشعب يثور بالغضب ويقوم بخلعى
    Buna rağmen büyük bir öfkeyle yaşayıp bir sürü karanlık sır saklamış. Open Subtitles ومع ذلك كان يعالج غضباً شديداً ويكتم أسراراً عديدة
    Bu söylediklerin beni çok rahatsız etti ve içimi öfkeyle doldurdu. Open Subtitles بأَنْكى تَقُولُى بانى أَشْعرُ بعدم التّرحيب وذلك يَمْلأُني بالغضبِ.
    Afrikalılar olarak ruh sağlığına hep mesafeyle, cehaletle, suçlulukla, korkuyla ve öfkeyle yaklaştık. TED غالباً ما نستجيب نحن الأفارقة للصحة العقلية بالابتعاد، والتجاهل، والشعور بالذنب، والخوف، والغضب.
    Genellikle bir anlık öfkeyle düşmanlarını zehirlemek isteyen müşterilerime sattığım acı barut ağacı. Open Subtitles ما ابيعه لزبائني الذي يرغبون بالسم وفي لحظة هيجان ليسمموا به أعدائهم هو الكسكارة المباركة.
    Kana susamışlık ve öfkeyle sarmalanmış savaş beyi ve adamları Midlands'ı dolaşıp, sağa sola saldırmışlar artlarında ölüm ve yıkım bırakmışlar. Open Subtitles عاصفة و شهوة لأراقة الدماء وغضب وسوية سيد الحرب ومحاربونه هاجوا خلال الاراضى الوسطى وتركو الموت والدمار في صحوتهم
    Tanrılar öfkeyle herkesi cezalandıracak ve bizleri korumayı bırakacaklar. Open Subtitles فالآلهة وهم غاضبون سوف يعاقبون الجميع .وسيسحبون حمايتهم من علينا جميعاً
    Louis öfkeyle dolu bir şekilde daireme geldi ve bana kişisel görevi olarak beni yok edeceğini söyledi. Open Subtitles إنّ (لويس)أتى لشقتي بغضبٍ شديد، وأخبرني بأنهُ سيجعلها مهمّة شخصيّة بأنهُ سيحطمني.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد