Güzel, güzel. Bardaktan başka bir kalem al ve benim için öküzü boya. Öküzün içini boya. | TED | جميل التقطِي قلما آخر من الكوب ولوني الثور |
Akbabanın öküzü yakalamak için kullandığı aynı güce öküz akbabayı almak için ihtiyaç duyar. | Open Subtitles | نفس القوة التي يستخدمها النسر في الاستيلاء على الثور .هي مطلوبة من الثور لأجل استقبال النسر |
O koca öküzü nehir kenarında bir görmeliydin. | Open Subtitles | كان يجب أن تري ذلك الثور الكبير بجانب النهر |
Erkek bir misk öküzü, yüzündeki bezlerden salgıladığı kokuyla bölgesini işaretliyor. | Open Subtitles | يُحدد فحل ثور المسك حدوده برائحةٍ تصدر من غددٍ على وجهه |
Misk öküzü karda yürümek için geniş toynaklarla ve kaşmir yünü benzeri, kuzununkinden daha yumuşak soğuk hava geçirmez bir palto ile bezelidir. | Open Subtitles | ثور المسك مجهز بحوافر عريضة تمكنه من المشي على الثلج وغطاء تحتي شتائي من قماش يشبه صوف كشمير |
Bugün yumurta çalan, yarın öküzü sırtlar götürür. | Open Subtitles | دع رجلاً يسرق بيضة غداً سيسرق ثوراً |
2 metreye varan omuz yüksekliği ve 800 kiloluk ağırlığıyla vahşi Tibet öküzü, korkutucu ve saldırgandır. | Open Subtitles | الواقف طوله متران ويزن أكثر من 800 كيلو، إن الثور البري كبير وعدواني |
Şimdi, bana izin verirseniz gidip, yarısı benim olan öküzü beslemem gerekiyor. | Open Subtitles | الآن ,إذا سمحتوا لى,على أن أحزم أمتعتى ونصف الثور الخاص بى. |
Diyorlar ki bir öküzü beslersek, iş bulabiliriz. | Open Subtitles | إنه يقول أنه لو أطعمنا الثور الأعشاب لتمكنا من الحصول على وظيفة |
Evet, bir de öküzü aşırı kamçılamak. | Open Subtitles | بالإضافه إلى ضرب الثور المبرح باستخدام السوط |
Msabu yaralandı. Artık öküzü yok. | Open Subtitles | "مسابو" أنتِ تنزفي إنها لم تحصل على هذا الثور |
- Şu koca öküzü doyurur musun? | Open Subtitles | ـ هل بوسعكِ إطعام هذا الثور الكبير؟ |
Babam öküzü yavaşlatmamış bile. | Open Subtitles | أبي حتى لم يُبطئ من سرعة الثور |
Asıl niyetim, bizonu yavrulatarak yaban öküzü elde etmek. | Open Subtitles | "لا, أنوي تربية "الثور البري الأوروبي "بدلاً من "البيسون |
öküzü alamadı. | Open Subtitles | إنه لم يحصل على هذا الثور |
Artık öküzü yok. | Open Subtitles | لم يحصلوا على هذا الثور |
öküzü benim için ahıra götürsene. | Open Subtitles | ضع الثور في الإسطبل من أجلي |
Ölü bir Tibet öküzü kalabalığı üzerine çekmiş. | Open Subtitles | يجذب الثور الميت حشودا |
Bir öküzü bile öldürebilecek kadar etkiliyken nasıl hala hayatta kaldığını bilmiyorum. | Open Subtitles | وينبغي لقد كانت قوية بما يكفي لقتل ثور. ولكن لا أعرف كيف انه لا يزال على قيد الحياة. |
Uzun zamandır seyahat ediyordum, at ya da tibet öküzü üzerinde, kamyonla, otostopla, İran sınırından Wakhan Corridor'un bittiği yere kadar. | TED | أذن كنت اسير واتنقل بواسطة الخيول, ثور التبت ,شاحنة ,الركوب صُحبة بالمجان, من الحدود الايرانية الى الاسفل,الى حافة ممر واخان |
Uzaklardaki bir öküzü düşürebilecek olan dekoltemi topladım.' | Open Subtitles | خط الخياطة في جوربي كان مستقيم، أحمر شفاهي كَانَ جاهز للقتال وكُنت أحزم فتحة الصدر التي يُمكِنها أَن تسقط ثوراً من عشرون قدماً |