O... öksüren. | Open Subtitles | لقد حدث لها سعال في حنجرتها .. تعرف ذلك. |
Yani etrafında öksüren ve hırlayan adamlarla ölebilir. | Open Subtitles | إذا سيموت من سعال وتشخير الناس من حوله |
Biliyor musun, şu Dijon'lu öksüren kızı duyduğuma sevindim. | Open Subtitles | أنا مسرورة نوعآ ما بخصوص تلك الفتاة فى(ديجون)التى لديها سعال لماذا؟ |
Beverly Hills'de bileğini burkan bir çocuk ardından da Palisades'de kuru kuru öksüren ikizler var. | Open Subtitles | لديّ طفل يعاني من التواء في الكاحل "في "بيفرلي هيلز وتؤمان يعانيان من السعال الديكي في "بلاسايدس" بعد ذلك |
Etrafta konuşmalar duyuyorum, fakat daha çok öksüren insanların ve ilkel aletlerle kırılan taşın yarattığı gürültü etrafa hakim. | TED | أسمع أصواتا تتحدث، لكن أغلبها في المصعد أصوات متنافرة لرجال يسعلون, وأصوات أحجار يتم تكسيرها بأدوات بدائية. |
Beni rahatsız ediyor, bu şehirde çok fazla öksüren insan ver, öyle değil mi? Evet... | Open Subtitles | هذا الأمر يحيرني ,ففي هذه المدينة الكثير من الناس يسعلون ,اليس كذلك؟ |
Hiç tanımadığınız 250 öksüren, hapşıran kişinin bulduğu bir uçağa bazılarının bu hastalığı taşıdığını, bu hastalığın sizi öldürebileceğini ve aşısının olmadığını bilerek biner misiniz? | TED | هل ستصعد على الطائرة مع 250 شخص لا تعرفهم، يسعلون ويعطسون، عندما تعرف أن بعضهم ربما يحمل مرضا يمكن أن يقتلك، والذي ليس لديك له أي مضاد أو دواء؟ |