Bilemedik sevinç nedir? Bugün yarın ölecektir; | Open Subtitles | اليوم سيموت,و غداً سينحني لمن يمكنه البقاء. |
Eğer para buradan çıkarsa daha çok insan ölecektir. | Open Subtitles | إذا غادر هذا المال البيت سيموت الكثير من الناس |
Bu niyetle eğlensem bile, bir saniye bile olsa kardeşimin öleceğine inanacak olursam o zaman kardeşim ölecektir. | Open Subtitles | تعلمين، حتى لو تقبلتُ الفِكرة لو تركتُ نفسي أعتقِد لثانية أنَ أخي سيموت عندها سيموتُ أخي |
Ama en zavallı adam bile, nasıl davranacağını bilmiyorsa, ölecektir. | Open Subtitles | وحتى الأكثر بؤسا سيموتون . إذا لم يعرفوا كيف يحسنوا التصرف |
Bu demek oluyor ki, yakın arkadaşlarınızın ve akrabalarınızın 5'te 2'sine bir çeşit kanser teşhisi konulacaktır ve onlardan birisi ölecektir. | TED | هذا يعني أن 2 من كل 5 أشخاص من أصدقائك المقربين وأقاربك سيتم تشخيصه بنوع من أنواع السرطان، وسيموت واحد منهم. |
Çünkü değilsen ve ölmesini ada istiyorsa ölecektir. | Open Subtitles | لأنّكَ إن لم تكن كذلك وكانت الجزيرة هي مَن تريدها ميتة، فستموت |
Eğer kasığının üzerinden yarıp... taşları çıkartmazsam, ölecektir. | Open Subtitles | أنه سيموت إن لم نحدث شقاً فوق عظم العانة لإخراج الحصى |
Eğer onu kayasından ayırırsanız, ölecektir. | Open Subtitles | وأنت اذا حاولت أن تنزعة بالقوة من صدفتة، سيموت. |
Çok kan kaybetmiş.. ölecektir | Open Subtitles | لقد فقد الكثير من الدم ، ان تلوث الجرح سيموت |
Ama yaptığım hesaplar doğruysa, biz ona ulaşamadan çok önce açlıktan ölecektir. | Open Subtitles | ولكن لو حساباتي صحيحة، سيموت من الجوع قبل أن نساعده |
Çatı içeri göçünce kapıdan çıkan herkes tek tek vurulup yanarak ölecektir. | Open Subtitles | أي شخص لن يخرج من الباب سيموت حرق عند أنهيار السقف |
"Ölüm şekli belirtilmediği müddetçe, adı yazılan kişi kalp krizinden ölecektir." | Open Subtitles | إذا لم يحدد ذلك. الهدف سيموت بنوبة قلبية |
Tıbbi müdahale olmazsa kesin ölecektir. | Open Subtitles | بدون عناية طبية سيموت بالتأكيد |
Onu hastaneye götürmezsek, kesin ölecektir. | Open Subtitles | بدون عناية طبية سيموت بالتأكيد |
Şafakta ölecektir. | Open Subtitles | سيموت بحلول الفجر إن لم يمت بوقت أبكر |
Bütün namuslu insanlar bir şekilde ölecektir. | Open Subtitles | كل الشرفاء سيموتون بهذه الطريقة فى يوم ما |
Yakında etrafımız sarılacak. Savaşırsak, çok kişi ölecektir. | Open Subtitles | قريباً سنكون محاصرين , إذا قاتلنا العديد سيموتون |
O bayan haklı deftere ismi yazılanlar ölecektir. | Open Subtitles | تلك المرأة محقة البشر الذين كتبت أسماؤهم في مذكرة الموت سيموتون |
Bir gün de çıngıraklı bir yılan yaşlı Kaiser'in icabına bakacak ve o büyük bir asker gibi ölecektir. | Open Subtitles | في يوم من الأيام أفعي ستلدغ كايسر العجوز وسيموت كمقاتل شجاع |
Eğer bu hızla kan kaybediyorsa yakında kan kaybından ölecektir. | Open Subtitles | إنْ كانت تنزف بهذه الغزارة فستموت نزفاً عن قريب |
Eğer arkadaşınız esir alındıysa yas tutun, çünkü şimdiye kadar ölmediyse ölecektir. | Open Subtitles | إذا تم أسر صديقكم فعليكم الحداد عليه.. لأنه لو لم يمت بعد، فسيموت قريباً |
İnsanlar ölecektir. Birçok kişi, sadece Kurtarıcılar değil. | Open Subtitles | ستُزهَق أنفس، أنفس كثيرة، وليس أنفس (المنقذين) فقط. |
Bize, zorlamayla bir şeyler söylemeden, ölecektir. | Open Subtitles | كانت ستموت قبل أن تدلي بأي شيء. لابد أن نجعلها تتكلم |