Oh, devletinizin masum bir uzaylıyı kaçırıp ölesiye işkence ettiği filmden mi bahsediyorsun? | Open Subtitles | أتعني الفيلم الذي قامت به حكومتك بخطف فضائي بريء وتعذيبه حتى الموت تقريباً؟ |
Sence babam kurşun sopayla profesyonel bir tetikçiyi ölesiye dövmüş olabilir mi? | Open Subtitles | أتعتقد بأن والدنا قد ضرب قاتلاً محترفاً، حتى الموت بواسطة عصى ؟ |
Şu kocamış ceviz ağacının orada gözcünün biri tarafından ölesiye dövüldü. | Open Subtitles | ضُرب حتى الموت بواسطة مراقب، بالقرب من شجرة البقان القديمة البائسة |
Diğerleri gittiğinde yatmaya Biz köle gibi çalışırız, ölesiye. | Open Subtitles | عندما يذهب الآخرون للنوم سنكون عبيد حتى الموت |
Bizim için, bu asla tekrar özgür olamayacağımız anlamına geliyor, ve senin oğlun ölesiye çalışıyor. | Open Subtitles | جميعنا يعني أننا يمكننا أن نكون أحراراً معاً و يكون على إبنك أن يعمل لنفسه حتى الموت |
Bizim için, bu asla tekrar özgür olamayacağımız anlamına geliyor, ve senin oğlun ölesiye çalışıyor. | Open Subtitles | جميعنا يعني أننا يمكننا أن نكون أحراراً معاً و يكون على إبنك أن يعمل لنفسه حتى الموت |
Hani, merhum Albay Howard'ın kör bir dışkı tarafından, ölesiye sopayla dövüldüğünü söylemişti | Open Subtitles | ان المرحوم كولونيل هوارد قد ضُرِب حتى الموت ببراز خشن ؟ |
Beni çözdüğün an, seni ölesiye döveceğim adamım. | Open Subtitles | ما إن تحل وثاقي، سأضربك حتى الموت يا رجل |
Bir adamı ölesiye dövmek veya toplarını kesmekten bahsediyoruz. | Open Subtitles | إنه ضرب الرجل حتى الموت أو قطع خصيته أم ماذا ؟ |
Bir haftayı aşkın bir sürede hastanede kalmıştı. Bizi ölesiye korkutmuştu. | Open Subtitles | لقد بقِيَت في المستشفى لأسبوع لدرجة أنها أخافتنا حتى الموت |
Pek hatırlayamıyorum. ölesiye korkmuştum. | Open Subtitles | لا، لا أتذكّر الكثير كنت خائفة حتى الموت |
ölesiye aç olan Çin halkı ve sahip oldukları birine verebilecekleri tek şey bir değeri olan tek şey düşük işçilik ücretleridir. | Open Subtitles | للشعب في الصين الذين يتضورون جوعا حتى الموت والشيء الوحيد الذي يجب أن يقدموه إلى أي شخص ذلك يساوي أيّ شئ |
Bu velet! Bu numarayla onu ölesiye kadar güldüreceğim. | Open Subtitles | سأجعل هذه الطفل يضحك حتى الموت بهذه الحيلة |
Sargı için polisleri aramadığın için küçük bronz balerinle beni ölesiye dövmediğin için. | Open Subtitles | لأنك لم تتصلين بالشرطة و لم تضربيننى حتى الموت بتلك الخشبة |
Howl'la yaptığım bir anlaşma ile buraya bağlıyım ve o beni ölesiye çalıştırıyor. | Open Subtitles | أنا محبوس هنا بعقد مع هول الذي يجعلني اعمل حتى الموت |
Çocuklara tecavüz edip yaşlıları ölesiye döven biriydi. | Open Subtitles | لقد إغتصب الاطفال وضرب المواطنين حتى الموت |
Birini ölesiye sevdiğinde, Doug, gerçekten ölesiye sevdiğinde onu geri getirebilmek için her şeyi yaparsın. | Open Subtitles | انت لا تعلم يا داوج عندما تحب احداً ما بشده... ستفعل كل شيء لتحافظ عليه |
Lastik manivelası veya sert bir cisimle dün gece ölesiye dövülmüş. | Open Subtitles | الاخر تعرض للضرب حتي الموت الليلة الماضية اطار حديدي او شيئ اخر غير حاد |
Bunu onun ağzından duymayacaksın, senden ölesiye korkuyor. | Open Subtitles | ولن تسمع أبداً بالأمر منها, لأنها خائفة لدرجة الموت منك |
Ondan ölesiye korkuyorlar. | Open Subtitles | تنجح كلّ مرّة يخافونها حتّى الموت |
ölesiye çalışmak istiyorsan benim için sorun değil ama madalya da vermem ekstra ücret de ödemem. | Open Subtitles | إن أردت العمل حتّى تسقط مُنهكًا، فعلى الرحب لكنّي لا أمنح أوسمة شرف، ولا أدفع أجرًا للعمل وقتًا إضافيًا. |
Ah, sizi tabiî ki seviyorum. Sizi ölesiye seviyorum. | Open Subtitles | لكننى أحبك أحبك بشكل مخيف جداً |
ölesiye seviyorum seni | Open Subtitles | مخلص بشكل يائس إليك |
Bu adam onları ölesiye korkuttu | Open Subtitles | هذا الرجل أخافهم إلى الموت أتمنى بأنه لا يستطيع أن يرى من خلالي |
Ama bir yanım ölesiye korkuyor. | Open Subtitles | لكن ثمّ هناك آخر جزء منّي الذي أُخافُ إلى الموتِ. |