Neyse ölmeden hemen önce... Bay Weed beni geliştirme bölümünün başına getirdi. | Open Subtitles | على أية حال، قبل أن يموت السيد ويد رقاني إلى رئيس قسم التطوير |
Renklerine bakıIırsa yaralar yeni. Zavallı denizcimiz bunlara ölmeden hemen önce maruz kalmış. | Open Subtitles | تغيير الألوان يدل إنها حديثة حدثت له قبل أن يموت |
O ölmeden hemen önce tam da bu paragraf yüzünden onun canını sıktım. | Open Subtitles | قبل أن يموت عنفته بخصوص هذا الخطاب قلت له أنه خطأ |
Öyleyse ölmeden hemen önce nasıl bir hap daha içebildi? | Open Subtitles | إذاً كيف حصلت على واحدة أخرى قبل أن تموت ؟ |
Babamın ölmeden hemen bir mesaj kazıdığı bu duvar hâlâ sağlam duruyor. | Open Subtitles | هذا الحائط ما زال موجودا حيث حفر ابي الرسالة قبل ان يموت |
Mahkeme kayıtlarına göre babası ölmeden hemen önce vasiyetini değiştirmiş. | Open Subtitles | الأب غير وصيته قبل وفاته بقليل. |
Oğlunun dediğine göre, ölmeden hemen önce parktaki bankta bu adamla konuşuyormuş. | Open Subtitles | ماعدا أن إبنه رآه يتحدث إلى هذا الرجل في مكان الحادث قبيل موته بلحظات |
Ve kurbanlardan biri, ölmeden hemen önce organizasyonunuzun adını ima etti. | Open Subtitles | وقد ذكرت إحدى الضحايا ... اسم منظمتكم قبل أن موتها بقليل - أصل فضائي ؟ |
Kutsal gün arifesinde çarmıha gerildi ve ölmeden hemen önce gün batımında indirdiler. | Open Subtitles | لقد صلبوه ليلة السبت و أنزلوه عند الغروب قبل أن يموت |
Kutsal gün arifesinde çarmıha gerildi ve ölmeden hemen önce gün batımında indirdiler. | Open Subtitles | لقد صلبوه ليلة السبت و أنزلوه عند الغروب قبل أن يموت |
Depoda ölen kişi ölmeden hemen önce bebek ağlaması duyduğunu söylemiş. | Open Subtitles | . الضحية الأخيرة بالمستودع . مُباشرة قبل أن يموت . قال بأنه يسمع بكاء طفل |
Norman Mailer, ölmeden hemen önce yapılan son röportajında "Kitaplarımın her biri beni biraz daha öldürdü." | TED | قبل أن يموت نورمان ميلر، في اللقاء الأخير، قال " أي كتاب من كتبي قد قتلني أكثر بقليل." |
ölmeden hemen önce her şeyi berbat ettiğini çocukların onların elinde olduğunu ve köpeğin gömülü olduğu yer gibi bir şey söyledi. | Open Subtitles | فقط قبل أن يموت فقد قال أنه أخطأ ... و أن الأطفال لديهم و شيئا مثل أن الكلب مدفون هناك |
Fotoğrafı ölmeden hemen önce çekmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بدّ أنّه التقطها قبل أن يموت. |
ölmeden hemen önce yüzüne darbe almış. | Open Subtitles | أنه قد ضرب على الوجه مباشرة قبل أن يموت |
Drucker ölmeden hemen önce bunları görüp duydu. | Open Subtitles | وهذا ما رآه (دراكر) وما سمعه قبل أن يموت |
ölmeden hemen önce insanın zihni berraklaşıyor. | Open Subtitles | قبل أن تموت مباشراً فإن ذهنك يُصبح في غاية النقاء |
Annem, ölmeden hemen önce sayıklayarak dedi ki... | Open Subtitles | فقط قبل أن تموت كانت منفعله بشده ظلت تقول للممرضه أوه. |
Anlaşılan ölmeden hemen önce bir şeyler yemiş.Pekala. | Open Subtitles | يبدو أنها كانت تأكل بنهم قبل أن تموت بقليل حسناً |
O zaman, odada ölmeden hemen önceki Peder Merrin'i hatırlamaya çalış. | Open Subtitles | ذلك الوقت فى الغرفة حاولى ان تتذكرى الاب مارين قبل ان يموت |
ölmeden hemen önce akciğerlerine çekmiş. | Open Subtitles | . لقد تم وضعهم بداخل رئتيه قبل ان يموت مباشرةً |
- Yani ölmeden hemen önce olmuş. | Open Subtitles | -إذاً حدثت قبل وفاته بقليل . |
Onunla ölmeden hemen önce konuştum. | Open Subtitles | تحدثت معها قبل موتها بقليل |