Çocuklarıma da dediğim gibi olumlu bakmaya devam ederseniz her şey Önünüze gelir. | Open Subtitles | تماما كما أخبرت أبنائي حافظوا على السلوك المتفائل و الأشياء ستسقط في طريقك |
Bu araştırmanın sonucu ona kötü bir şekilde yansıyacak olursa Önünüze daha iyi bir pozisyon çıkabilir. | Open Subtitles | إذا كانت نتائج هذا التحقيق لتعكس بشكل سيئ على بلدها، و وضع أفضل يمكن أن تأتي في طريقك. |
Hatta Önünüze bu suçun nasıl işlendiğiyle ilgili zekice bir teori oluşturup koymuştur. | Open Subtitles | و قد وضع أمامكم نظرية ماهرة لكيفية ارتكاب الجريمة |
Şimdiye kadar yapmadıysanız, lütfen el çantanızı Önünüze veya koltuk altına düzgünce yerleştirin. | Open Subtitles | إذا لم تقم بذلك من قبل المرجو وضع أمتعتك تحت المقعد الذي أمامك |
Önünüze çıkan her işi yaparsınız. | Open Subtitles | ستقوم بأي عمل يصادفك |
Önünüze gelen işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | وتعمل في أي عمل يأتي إليك |
Ancak tamamı mesnetsiz olan bu suçlamaları yalnızca onun ailemle ilişkisini olduğu gibi Önünüze sererek çürütebilirim. | Open Subtitles | والذي يمكن فقط ان ادحضه بوضع اتصاله مع عائلتي امامك |
Önünüze çıkan işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | تعمل اي عمل ياتي في طريقك |
- Miami. Önünüze gelen işleri yaparsınız. | Open Subtitles | و أنت تقوم بأي عمل يأتي في طريقك |
- Miami. Önünüze gelen işleri yaparsınız. | Open Subtitles | و أنت تقوم بأي عمل يأتي في طريقك |
Önünüze çıkan her işi yaparsınız. | Open Subtitles | ستقوم بأداء أي وظيفة تجدها في طريقك |
Ve bütün o kanıtlar Önünüze serildiğinde bütün bu parçalar bir araya geldiğinde, anlayacaksınız ki bileceksiniz ki Alexander Cullen üç kişiyi soğukkanlılıkla ve kasten öldürmekten suçludur. | Open Subtitles | وعندما توضع كل هذه الأدلة أمامكم وعندما تتجمع كلها سوية فعليكم أن تستنتجوا وأن تعرفوا |
Önünüze ne çıkarsa öldürün. Gizlenmek ya da beklemek yok, yolunuza devam edin. | Open Subtitles | إن ظهر أمامكم سائر، فاقتلوه، لا اختباء ولا انتظار، تابعا المضيّ. |
Sakın adama bakmayın. Önünüze bakın. | Open Subtitles | لا تنظروا إلى هذا الرجل انظروا أمامكم |
Konuya sımsıkı tutunun, tam Önünüze oturtun, gözlerinin içine dimdik bakın ve, bu yıl Noel olmadığını söyleyin. | TED | إختر قضيتك، و اجلسها أمامك, انظر في عينيها مباشرة في عينيها و اخبرها لن أجد لك حلا هذه السنة. |
Ona dedim ki, iki gaddar hemşire olan yoksulluk ve hastalık bu çocukları sizin Önünüze getiriyor ve onların doğumlarına nezaret edip sefil beşiklerini sallayıp küçük tabutlarını çiviliyor ve mezarlarının üzerine toprak yığıyorsunuz. | Open Subtitles | لقد أجبته كالتالي، ممرضتان يائستان، فقيرتان أحضروا هؤلاء أمامك ووقعوا شهادة موتهم أحضروهم ووضعوهم في توابيت، |
Önünüze çıkan her işi yaparsınız. | Open Subtitles | تقوم بأي عمل يصادفك |
- Miami. Önünüze çıkan her işi yaparsınız. | Open Subtitles | تقوم بأي عمل يصادفك |
Önünüze gelen işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | وتعمل في أي عمل يأتي إليك |
Önünüze gelen işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | وتعمل في أي عمل يأتي إليك |
Beyler, Önünüze sunduğumuz Siyu planı Connecticut'taki Pequot'lardan, California'daki Pomo'lara kadar tüm Kızılderililere örnek teşkil edecek. | Open Subtitles | ايها السادة الحطة التي وضعناها امامك من اجل قبيلة السو ستكون مثال للهندود من بيكوات حتى كونيكت الي البومو في كليفورنيا |
Önünüze çıkan işleri yapmaya başlarsınız. | Open Subtitles | تعمل اي عمل ياتي في طريقك |
Önünüze çıkan her işi yaparsınız. | Open Subtitles | {\cH318BCB\3cH2A2AAB}.تَقومُ بأيِّ عَمَل يأتي في طريقِكَ |
Biliyorum ki hükümet tüm bu kanıtları sizin Önünüze getirmek için çok uğraştı. | Open Subtitles | انا اعلم ان الحكومة تحاول اظهار جميع الأدلة امامكم |