Bu aslında astronot olmak gibi birşeydi çünkü biz kimsenin daha önceden görmediği şeyleri görür ya da gidip görmediği yerlere giderdik. | TED | كأنّنا كنّا رائدي فضاء، لأنّنا تمكّننا من الذهاب إلى أماكن و رؤية أمور لم يسبق لأحد رؤيتها أو الذّهاب إليها من قبل. |
Ve daha çok insan bu işle uğraşmaya başladı, önceden tanımadığımız insanlar. | TED | وشارك أناس أكثر وأكثر في هذا، معظمهم لم يلتقوا بتاتاً من قبل. |
Şey, önceden, partine gelmek istemediğimi söylediğimde sadece dalga geçiyordum! | Open Subtitles | سابقاً عندما أخبرتك بأني لا أريد حضور حفلك، كنت أمزح |
önceden olanları unutup yeniden başla ya da kendini öldür. | Open Subtitles | أنسي عما حدث سابقا وابدأي من جديد أو اقتلي نفسك |
önceden tasarlanmış, bu soğukkanlı cinayeti. | Open Subtitles | لقد تأمرا على ارتكاب جريمة قتل متعمدة مع سبق الإصرار والترصد |
O zamanlar çok farklıydı. önceden çok farklıydı Bay Scott. Çok farklı. | Open Subtitles | الكثيير مختلف كان , الكثيير في السابق , سيد سكوت الكثيير اختلف |
önceden yapılmış hiçbir şeye benzemeyen, binalar inşa etmekte ısrar ediyorsun. | Open Subtitles | تصر على أن تصمم مبانى تبدو كما لم تبنى من قبل |
Yok, yok, öyle bir şey yok! Daha önceden planladığımız bir şey. | Open Subtitles | لا شيء من هذا القبيل، فقد كان ذلك متفقا عليه من قبل |
Bilmiyorum, çocukların yarım saat önceden gelip seni almaları gerekiyordu. | Open Subtitles | انا لا اعلم الاطفال خرجوا ليمروك من قبل نص ساعه |
Kullanılmış araba satmıyoruz. önceden alınmış veya öncelikli alınmış arabalar. | Open Subtitles | نحن لا نبيع السيارات المستعملة بل السيارات الممتلكة من قبل |
önceden söyledim. Yanlış metodları kullanarak sonuç elde etmek anlamsız. | Open Subtitles | قد أخبرتك سابقاً لا فائدة من النتائج المحققه بالطرق الخاطئة |
Ama aynı değişimler, önceden gelen değişimlerden çok da farklı olmuyor. | Open Subtitles | و لكن التغييرات لا تكون مختلفة عن التغييرات التي حصلت سابقاً |
Beni önceden tanıyın ya da tanımayın, muhtemelen bugün ne hakkında konuşacağımı merak ediyorsunuz. | TED | سواء كنت تعرفني سابقاً أم لا. فربما أنكم تتساءلون ما الذي سأتحدث عنه اليوم. |
Periyodik tabloda 74. sırada ve önceden Volfram olarak biliniyordu. | Open Subtitles | رقم 74 في الجدول الدوري و المعروف سابقا ب الولفرام |
Sana önceden de söyledim, mahkemeyle filan işim yok benim. | Open Subtitles | سبق و أخبرتك أنا لا أُريدُ أن يكون لي علاقة بها |
Tanrının zerafeti ve senin yardımın, herşey önceden olduğu gibi. | Open Subtitles | بفضل الرب ومساعدتك أصبح كل شيء كما كان في السابق |
İşte, onu arayıp önceden haber vermek için bir neden daha. | Open Subtitles | سبب زيادة يجعلك تتصل عليها لتعطيها تنبية مسبق الين ألم تفهم؟ |
önceden keşfe çıktığımda bazı geyik izleri bulmuştum. | Open Subtitles | لقد وجدت آثار أيّل لقد قمت بالإستكشاف مبكراً |
Cenazedeydik ve orada önceden takıldığım hatun vardı. | Open Subtitles | كُنا في تلكَ الجنازَة و كانَ هُناكَ فتاةٌ كُنتُ أواعدُها قبلاً |
Tabi her şeyi önceden çekip olası tüm felaket senaryoları için hazırlamazsan. | Open Subtitles | إلا إذا قمت بتسجيل البرنامج مقدماً. وقمت بتصوير جميع احتمالات الكارثة الممكنة. |
Hiç mesaj diye bir şey duydun mu, hani belki adama önceden uyarı falan vereninden? | Open Subtitles | أسمعتِ قبلًا عن الرسالة النصّيّة لعلّكِ بعثتِ لي تنويهًا؟ |
önceden saldırıdan hüküm giydiğini tahmin edemezdik, aradığımız kişi olabilir. | Open Subtitles | لما تخيلت ان لديه سابقة أدين بالاعتداء قد يكون ضالتنا |
önceden kayıt olmam gerektiğini nereden bilebilirdim? | Open Subtitles | حسناً كيف لي أن أعرف أنه علي أن أقوم بالتسجيل أولاً ؟ |
Evet, bombacıların hesaplarına sızdım ve önceden hazırlanmış tweetlerini buldum. | Open Subtitles | حسناً ، لقد اخترقت حسابات الرجلان ووجدت تغريداتهم المُعدة مُسبقاً |
Ama önceden de Triad'da ispatladığınız gibi, konukçu hayatta kalır. | Open Subtitles | لكن كما أثبت في وقت سابق في المحكمة المضيّف ينجو |
Bunun zorlu bir problem olduğunu gördük ama işin püf noktası, kişinin çok sayıdaki fotoğraflarını önceden analiz etmek. | TED | تبيّن أنّ هذه المشكلة صعبة للغاية، لكن الحيلة الأساسية هي أننا سنقوم بتحليل مجموعة كبيرة من صور الشخص سلفاً. |