O gün havalı olduğunu düşündüğüm kıyafetimi giymemin de hiçbir önemi yoktu. | TED | لم يهم أنّني ارتديت ما اعتقدت أنّه لباسي الرائع ذلك اليوم، |
Çinhindi'ndeki savaşta bir, iki çarpışmayı kaybetmenizin pek önemi yoktu. | Open Subtitles | أثناء الحرب الهندوصينية، لم يهم ذلك، سواء كانت هزيمة أو أكثر. |
Ve evet, birçok şey ters gitti ama önemi yoktu çünkü geriye dönüp o güne baktığımda hatırladığım şey ilk evlilikti özel açık hava töreni yakın arkadaşlar ve bir akustik gitarla. | Open Subtitles | ونعم، الكثير من الأشياء فَشلت، ولكن لم يهم لأني عندما أتذكر ذلك اليومِ، |
Sadece bir denemeydi. Kimi öldürdüğümün önemi yoktu. | Open Subtitles | كان مجرد اختبار لم يكن مهماً من الذى سأقتله.. |
Hayatta olup olmamalarının ya da ne olduklarının bir önemi yoktu, oradan gitmemiz gerektiğini biliyordum sadece. | Open Subtitles | لم يكن مهماً كونهم أحياء ام امواتاً او مهما كانوا، علمت ان علينا الخروج من هنا |
Kimin başkan olduğunun bir önemi yoktu. | Open Subtitles | ولم يكن مهم مَن كان في البيت الأبيض |
Kimin başkan olduğunun bir önemi yoktu. | Open Subtitles | ولم يكن مهم مَن كان في البيت الأبيض |
Yerel filozof Thomas Hobbes'un ne dediğinin hiç önemi yoktu çünkü bilirsiniz temel sebeplerle ilgili konuşmazdınız. | TED | لم يكن مهما توماس هوبز، والذي كان فيلسوفا محليا، وما قاله بخصوص ذلك، تعرفون، لأنه لن تتحدث عن الأسباب النهائية. |
Şoförlüğü için hakimin dediklerinin ve bana kaça mâl olacağının hiç önemi yoktu. | Open Subtitles | ما قـاله القاضي بشأن قيادتـه لم يهم كم كلفتني تلك السيارة |
Ne kadar dikkatimi verdiğimin ya da çalıştığımın önemi yoktu, aptaldım. | Open Subtitles | لم يهم كم ركزت ،أو كم عملت بجهد .كنت غبي |
İlişkileri her zaman karşılıklı faydaya dayanıyordu ama kamunun ve kanunların önünde bunun bir önemi yoktu. | Open Subtitles | علاقتهما كانت عادية دائماً لكن ذلك لم يهم في أعين العامة أو القانون |
Hangi grupta olduğunuzun önemi yoktu, bu kaçınılmazdı. | Open Subtitles | لم يهم أي مجموعة أنت فيها كان غير قابل للتجاهل. |
Doğru kelimeleri bulamadı ama önemi yoktu. | Open Subtitles | لمْ تجد الكلمات المناسبة لكن ذلك لم يهم. |
Ambulans 5 dakika içinde geldi, ama Jill için artık bunun önemi yoktu. | Open Subtitles | سيارة إسعاف أتت خلال 5 دقائق. لم يهم ذلك حتى لـ(جيل). |
Ama bir önemi yoktu. | Open Subtitles | ولكن هذا لم يهم |
Ama aşağıda, o tünelde bunun bir önemi yoktu. | TED | ولكنه لم يكن مهماً في اسفل ذلك النفق، |
O benim seçim adayım değildi ama bunun bir önemi yoktu çünkü, sonunda o yıl ilk kez en öz güvenli hâliyle ortaya çıkan cesur arkadaşımız Jamal için tüm sınıf alkışa boğuldu, ayakta alkışlandı. | TED | لم يكن جون ماكين مرشحي المفضل إلا أن هذا لم يكن مهماً لأن كل الفصل كان قد أنفجر بالتصفيق تصفيق كبير لصديقنا الشجاع جمال الذي أظهر أخيراً قدر كبير من الثقة بالنفس لأول مرة خلال ذلك العام |
Nerede olduğumu anlamamam için başıma bir şey geçirdi, ama nerede olduğumun önemi yoktu. | Open Subtitles | كان يغطي رأسي كي لا اعرف اين انا لكن ذلك لم يكن مهما |