önemli olan şu an birbirimize sahip olmamız. | Open Subtitles | حسنا، الشيء المهم هو ان لدينا بعضها البعض الآن. |
Ama önemli olan şu, bireysel ya da grup halindeki trend belirleyiciler bir bakış açısı belirlediler ve süreci hızlandırarak daha geniş kitlelerle paylaştılar. | TED | لكن المهم هو أن شخصا أو جماعة من صانعي الأذواق أخذوا وجهة نظر وشاركوا ذلك مع جمهور أوسع، مسرعين عملية الانتشار. |
önemli olan şu ki arka planda bir türbin sesi duydum. | Open Subtitles | ما يهم هو أني سمعت صوت التوربينات في الخلف. |
Asıl önemli olan şu ki, ben bütün bu süreç boyunca dürüst davrandım. | Open Subtitles | المغزى هو,أنا كنت صريحاً من خلال الامر باأكمله |
önemli olan şu an buradayız. | Open Subtitles | الشيئ الأهم هو أننا هنا نحن مع بعضنا البعض |
önemli olan şu ki Grant bu gece orada olacak, ve O'nu kurtarmalıyım. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي، ستعمل غرانت أن يكون هناك هذه الليلة، ولقد فلدي انقاذه. |
Ama önemli olan şu... İşe yaradı. | Open Subtitles | . لكن الشئ المهم ، ان هذا جاء بفائدة معه |
önemli olan şu, beyaz hap mavi kadar iyi değil, mavi kapsül kadar, kapsül de iğne kadar iyi değil. | TED | القصد هو القرص الأبيض غير مفيد كالقرص الأزرق وغير مفيد كالكبسولة, وغير مفيد كالإبرة. |
Bak dinle, önemli olan şu ki bir maçın var ve o, senin başının etini yiyor. | Open Subtitles | لكنّ , اسمع الأمر المهمّ هو انّه لديك مباراة , وهو يتوسّل إليك |
önemli olan şu ki, birleşik bir cehpe kurarak Özerk Dünyalar Birliğine girmemizi sağlayacak gezegenlerarası bir ittifak kurma yolunda ilerliyoruz. | Open Subtitles | الشيء المهم هو أننا نحرز تقدما نحو جبهة موحدة، وهو تحالف بين الكواكب يمكن أن نرى لنا دخول |
önemli olan şu ki, hiç kimse kızının okuluna gittiğimden bahsetmeyecek. | Open Subtitles | الشيء المهم الا يذكر احد انني ذهبت لمدرسة إبنتها |
önemli olan şu ki, kızıma asla sahip olamayacak. | Open Subtitles | الشيء المهم في ذلك، سوف لن يحظى بابنتي. |
Ve bence önemli olan şu ki; biz binayı ilk yayınladığımızda, kamu bunu tamamen bizim kaprisimiz ve egomuz olarak gördü. | TED | وانا اعتقد ان المهم هو , عندما نكشف النقاب لاول مرة عن المبنى الفكر العام يرى انه يسير نحو غرورنا و نزواتنا |
Asıl önemli olan şu; ...o yirmi çocuk sahip oldukları her şeyi ortaya koydular. | Open Subtitles | المهم هو أن يدرك هؤلاء الشباب بعد 20 عاماً أنهم لم يدخروا وسعاً |
önemli olan şu, diğer tavuklar, birbirlerinin tüylerini yolmakla meşgulken, bu kız ürünün görünüşüne değil, faydasına bakıyordu. | Open Subtitles | المهم هو عندما كانت الآخريات ينتفن ريش بعضهن تلك رأت المنفعة لا الميزة |
önemli olan şu an kapının önünde bekleyen 50 muhabir ve hala işi olup olmadığını bilmeyen 150 kampanya personelin. | Open Subtitles | ما يهم هو الـ50 مراسلا أمام مبناك و 150 موظفا في الحملة لا يعلمون إن كانوا مازالوا موظفين |
önemli olan şu an kapının önünde bekleyen 50 muhabir ve hala işi olup olmadığını bilmeyen 150 kampanya personelin. | Open Subtitles | ما يهم هو الـ50 مراسلا أمام مبناك و 150 موظفا في الحملة لا يعلمون إن كانوا مازالوا موظفين |
önemli olan şu, çok güzel bir törendi, ve bugün bizimle ilgili değil. | Open Subtitles | المغزى هو أنها كانت خدمة رائعة و اليوم لا يتعلق بنا |
önemli olan şu, çok iyi bir insandı, iyi gözüküyordu ve uykusunda öldü, ve uzun bir hayat yaşadı ve iyi bir yerde ve Patton'la tanışmıştı ve muhteşem cheesecake yapardı. | Open Subtitles | المغزى هو أنها كانت سيدة لطيفة التي بدت جيدة وماتت في منامها وعاشت عمراً طويلاً و تقبع الآن في مكان جميل |
önemli olan şu anda ne yapıyor olduğu, değil mi? | Open Subtitles | الأهم هو ما سيفعله الآن |
Önemli olan bu değil. önemli olan şu anda hiçbir şey yönetmek istememem. | Open Subtitles | وهذه النقطة هي، ل لا أريد المباشر أي شيء في الوقت الحالي. |
Tamam. Asıl önemli olan şu an bizde olması. | Open Subtitles | حسناً، الشئ المهم آلان هو انه بحوزتنا |
Baban biraz konu dışına kaymış olabilir ama hayatım, önemli olan şu ki bugün yaptığın seçimler-- | Open Subtitles | حسناً أعتقد بان والدك خرج قليلا عن المسار هنا عزيزتي القصد هو الإختيار الذي تقومين به اليوم |
önemli olan şu ki, üç cinayetten sonra yöntemi benimsemeye başladı. | Open Subtitles | "الأمر المهمّ هو أنّه بعد ثلاث جرائم قتل بات يعتنق العمليّة" |